Verona’da Gezilecek Yerler

Verano’ya Ulaşım

Ben Verano’ya Milano’dan trenle geçtim, 2 saat süren tren yolculuğu konforluydu. Trenord olarak geçen bu trenlerde yer/vagon numarası bulunmuyor, istediğiniz yere oturuyorsunuz. Her vagonda valiz için ayrıca yer yok bu yüzden eğer valiziniz çoksa hangi vagonda olduğuna dikkat etmekte fayda var.

Venedik’ten de trenle 1-1,5 saat arası sürüyor. Biz turla ilk gelişimizde tur otobüsüyle gelmiştik, o da yaklaşık 1-1,5 saat civarı sürmüştü.

Verona’da Kaç Gün Kalınır?

Ben 2,5 günlük bir plan yaptım ancak 2. günün yarısında benim için Verona bitmişti diyebilirim. Tabi burada her şeyi dışardan görmeyi tercih etmemin de etkisi olmuştur muhtemelen ama yine de 2 günden fazlasına gerek yok hatta tek günde de halledilebilir. Garda kıyılarına buradan geçecekseniz biraz daha uzatılabilir de. Ben de Verona’ya bağlı trenle 15 dakika mesafede yer alan Garda kıyısındaki Unesco koruması altında olan yerlerden birine yarım günlük gezi gerçekleştirebildim.

Verona’da Görülecek Yerler

Görülecek yerlerden önce tren istasyonundan başlamak isterim. İstasyonda birkaç kafe var, eğer ihtiyaç duyarsanız. Eğer Arena’nın oralarda alıyorsanız valizlerle yürümek yorucu olabilir, ben istasyonlar bu bölge arasında bir noktada olduğumdan yürümeyi tercih ettim. Geç saatlerde gelirseniz çok kısa bir belki gece ıssız olabilecek bir yol var ama genelde trenden inen insanlar ya da istasyona gelenler oluyor. Ben hiç geç ya da çok erken bir saatte gidiş-dönüş yapmadım.

Verona’ya gitmeden önce Juliet’e Mektuplar (Letters to Juliet) filmini izleyebilirsiniz. Ben romantik komedi sever biri olarak çok severek izlemiştim. Netflix’te Villada Aşk (Love in the Villa) diye bir film de var ama bu filmi romantik komedi dalında çok da başarılı bulamadım.

Arena di Verona

İlk gelişimde buradan geçmiş olmamıza rağmen asla aklımda yer etmemiş. Oysa Colesseum’un bir boy küçüğü olan bu yapı en büyük 3. amfitiyatro ve iyi korunmuşlardan biriymiş. UNESCO Miras Listesi’nde de yer alıyor. Restorasyonda olduğu için ben gittiğim sırada içine girilemiyordu ama Colesseum sonrası zaten giresim yok, birini görmem yetti. Arena etrafında çok fazla tur grubu oluyor. Anladığım kadarıyla İtalya içindeki öğrenci gruplarını da getiriyorlar.

Arena’nın en güzel zamanı ise turların ortadan kaybolduğu ve hafif ışıklandırma yapıldığı akşam zamanı bence.

Bu arada yazın burada Opera Festivali de oluyormuş, buna denk gelmeyi isterdim. 2025 yılı için Haziran ortasında yapılacakmış. İlgilenenler resmi sitesinden bakabilir.

Arena’nın bulunduğu Piazza Bra da en geniş meydanlardan. Çevresi yan yana bir sürü kafeyle kaplı. Aslında oturması keyifli olacak yerler ancak çoğunlukla yemek ağırlıklı durduklarından ben tercih etmedim. Yine bu meydandaki parkta önemli kişilerin heykellleri de yer alıyor ama benim için ilgi çekici olmadı.

Bir de Arena’yı fotoğraflayabileceğiniz metal bir kalp sembolü yer alıyor, Verona aşk şehri olduğu için mi böyle yapılmış bilemiyorum.

Piazza Erbe

Antik Roma döneminde forum (pazar ve toplantı alanı) olarak kullanılan bu meydan, yüzyıllar boyunca şehrin sosyal, ekonomik ve politik merkezi olmuş. Şimdi de turistik merkezi diyebiliriz. Zira en hareketli meydanı.

Adı “Otlar Meydanı” anlamına geliyormuş; geçmişte burada otlar, baharatlar, meyve ve sebzeler satıldığındanmış. Meydanda geçmişe benzer olarak bir pazar kuruluyor ve hediyelik eşyalardan taze ürünlere kadar pek çok şey satılıyor.

Meydanın ortasında Madonna Çeşmesi yer alıyor ve meydanı da birçok kafe/restoran çevreliyor. Burada Lamberti Kulesi’nden şehrin manzarasına bakılabileceği yapılacaklar arasındaydı ama ben bedava şehri izleyeceğim yer bulmuşken burada para ödemeyi tercih etmedim. Mazzanti Evleri’nde de renkli duvar resimleri bulunuyor Meydan saraylar, evler, galeri ve kulelerle çevrili olduğundan vakit geçirmek için hoş bir meydan.

Basilica di Santa Anastasia

Basilica di Santa Anastasia, İtalya’nın Verona kentindeki en büyük gotik kilise. Aslında otelin sahibesi buranın içini mutlaka gezmemi önermişti, fiyatı da çok yüksek değildi ama içinin fotoğraflarına baktığımda çokça kilise, katedral gezmiş biri olarak beni cezbetmedi diyebilirim. İçinde Verona’nın önemli ressamlarından Pisanello’nun ünlü “Aziz George ve Prenses” freski yer alıyormuş ama benim için bir şey ifade etmediğinden ilgimi çekmedi.

Castel San Pietro

Verona’nın en güzel bedava manzara noktası. Evet biraz yokuş ve merdiven ama özellikle gün batımında tepeden hem nehri hem de tüm şehri diğer insanlarla izlemek keyifli. Bazı kişiler şarap ve biralarını da alıp gelmişti. Hava karardıktan sonra şehrin ışıklı hali de buradan çok güzel olsa gerek. Fünikülerle çıkma opsiyonu da mevcut.

Ayrıca buraya çıkarken gördüğünüz evler ve kapıları da oldukça hoş fotoğraflar veriyor.

Bu arada bana burayı tarif eden yine otel sahibemizdi. Ben gittim Google’da manzara noktası olrak gözüken sentiero panaromico antiche diye başlayan yere gittim ve bir de ne göreyim geçmesi tehlikeli yer diyor. Tıpış tıpış döndüm. Çıkarken yorulduğuma ve bir adamdan tedirgin olduğuma mı yoksa sonunda hiçbir şey görmeyişime mi üzüleyim? Neyseki sonradan doğru noktayı buldum.

Verona Alışveriş Caddeleri

Amfitiyatro etrafındaki tüm yollar aslında alışveriş caddesi diyebiliriz. Via Giuseppe Mazzini üzerinde çok fazla bilindik marka var. Via Anfiteatro’da ise daha tek tük ama mesela Flying Tiger burada. Via Scala ve Piazetta Scala üstünde de yine mağazalar mevcut. Zaten dediğim gibi bunlar birbirine paralel ya da birbirini kesen yollar; her birine girip çıkarsınız illaki. Ben kaç kez geçtim bilemiyorum.

Ayrıca Verona’da çok fazla çiçekçi var ki bu benim çok hoşuma giden bir şey. Bir sokağa giriyorum hiç beklenmedik anda sokağı süsleyen çiçekler oluyor. Bir anda keyfim yerine geliyor.

Casa di Giulietta (Juliet’in Evi)

İşte yukarıda bahsettiğim filmlerin de ana çekim noktası. Herkesin gözdesi. İlk geldiğim seferden de en çok hatrımda kalan yer. Buradaki duvara artık yazı yazmak yasak ama ben kendimi ve bekar iki arkadaşımı yazmıştım. Biri yeni evlendi, yani yazıdan 10 yıl sonra; darısı başımıza mı diyelim:)

Bu ev tahmin edeceğiniz ya da duyduğunuz gibi Shakespeare’in ünlü oyunu Romeo ve Juliet’teki Juliet’e atfedilen tarihi bir ev. 13. yüzyıldan kalma bu yapı, Capello ailesine aitmiş ve bu da oyundaki “Capulet” soyadına ilham vermiş olabileceği düşünülüyor. Juliet’in Romeo ile konuştuğu meşhur sahnenin geçtiği yer olarak bilinen balkon, en çok fotoğraflanan bölümlerden biri ama aslında bu balkon sonradan eklenmiştir.

Avluda bronz bir Juliet heykeli var. Geleneksel olarak, heykelin göğsüne dokunmanın aşk getirdiğine inanılıyor. İlk geldiğimde dokundum mu emin değilim ama bu sefer şansa bırakmadım. Tüm tuşlara basıyorum:)

Evin içi de müze olarak düzenlenmiş, Romeo-Juliet temalı eşyalar varmış ancak ben içine girmedim. Girecekseniz önceden rezervasyon yaptırmanızda fayda var diyorlar, benden söylemesi. Bir de avluda yine aynı temada hediyelik eşya dükkanı var, ben de kitap ayraçları aldım buradan.

Adige Nehri

Bence Verona’nın en keyifli noktalarından biris Adige Nehri kıyısı. Passeggiata di San Giorgio boyunca bir yürüyüş insanı iyi hissettirmeye yetiyor. Ponte Pietra’da oldukça eski köprülerinden biri olarak hoş bir manzara sunuyor. Yine bu yürüyüş boyunca göze çarpan ve fotoğraflarda hoş çıkan yapılardan biri de Verona Katedrali.

Rigaste Redentore tarafına doğru yürürseniz de renkli evleri karşı kıyıdan izlemiş olursunuz. Lungadige Tullio Donatelli tarafında da bu evlerin önünde fotoğraf çektirme fırsatınız oluyor. Benim gibi vaktiniz varsa iki tarafta da bir köprüden diğerine yürümenizi öneririm.

Verona’nın Modern Yüzü

Ponte della Vittoria’dan karşı kıyıya geçtiğinizde Verona’nın daha modern kafelerinin bulunduğu daha lüks villaların yer aldığı bir bölüme geçiyorsunuz. Ben Via IV Novembre boyunca yürüyüp sonundan sağa döndüğümde harika evlerle karşılaştım ve insanların yaşamasına aldırmadan çekim yaptım. Bazı yerlerde böyle evlere para verip girdiğimizi düşünürsek bence çekmem normaldi, benim için farklı ve çekicilerdi.

Verona ile ilgili diğer yazılarım (kafeler, restoranlar, barlar) için tıklayınız.