Orient Express Cocktail Bar
Orient Express’e giderken konseptini tamamen unutarak gitmiştim, halbuki adından aşikar değil mi? Kapıda azıcık bekledikten sonra içeriye adım atmaz beni Orient Express karşıladı. Ortadaki bölüme oturdum ancak tüm bölümlere trenle içkiler servis edildiğinden dilediğinizce oturabilirsiniz. Başımı kaldırdığımda durağımın Atina olduğunu gördüm, önümdeki pasaport da Venezualılı olduğuma işaretti. Bir Venezuelalı olarak kalk sen oralardan Atina’ya gel, hep gezginim işte 🙂
İlk anda fark etmesem de çaprazımda İstanbul tabelası varmış. Neyse canım Barselona’da da İstanbul peşine düşmeyelim değil mi?
Önce garson gelip bana konsepti açıkladı. Venezuela pasaportumun üstünde içeceğimi damgalayabileceğim yerler var. İçecekleri seçmek için önünüzde bir ekran yer alıyor, klasik kokteyller de olduğu gibi birkaç soru yanıtladıktan sonra size çıkan sürpriz karakterle ilgili içeceği de sipariş edebiliyorsunuz. Menüde fiyat yok, en tricky kısım bu bence:) Fiyatlara en sonda değineceğim merak etmeyin.
Ben sürpriz karakterim olan Agatha Christie’yi tercih ettim. Önce Agatha’nın daktilosu geldi. Eğer karater içeceği söylerseniz o karakterle ilgili bir obje de geliyor. Daktiloyla aynı anda düdük çaldı, baktım kokteylim geliyor, üstünde de kelebek yapıştırmışlar. Çuf çuf geldi, düdük çalana kadar vaktiniz var, telefonu fotoğraf/video için hemen hazırlayın. Bu arada garsonlar da barmenler de trende çalışır gibi giyinmişlerdi. Yani konsept tümüyle sizi havaya sokmak, biraz mevcut ortamınızdan alıp uzaklara götürmek için yapılmış. Bunu da başarıyor, çünkü her an şimdi ne var, nasıl olacak derken odağınız tamamen değişiyor.
Yanımda İngiliz kızlar grubu oturuyordu, hesap gelince biraz şaşırdılar. İngilizler de şaşırıyorsa diye korktum açıkçası. Sonra bir baktım bizim fiyatlarla eşdeğer. Yani Barselona’daki içki fiyatlarına göre pahalı elbet, neredeyse 2 katı ama bizde böyle konsept olsa ödediğimiz fiyatın 2 katı olur.
Creps Al Born
Krepçinin en iyi barlarda işi ne diye düşünüyorsanız inanın ben de ilk öyle düşündüm. Barselona’da yaşayan Mimozaeverywhere hesabıyla tanıdığım Mimoza’nın önerilerindendi. El Born’da hemen meydanda yer alınca attım kendimi içeri. Tam da Halloween günü olduğundan içeride bazı süslemeler de vardı ama kesinlikle abartı değildi.
Hem kendilerine özgü kokteylleri hem de klasik kokteylleri var. Aynı zamanda kokteyllerinizin yanında tuzlu/tatlı krepinizi de alabilirsiniz. Ben bar bölümünde oturdum. Çalışanlar çok misafirperver ve eğlencelilerdi. Halloween temasıyla kendileri de eğleniyorlardı.
İçtiğim kokteylin adını hatırlamamakla birlikte menüdeki ilk kokteyldi yanlış hatırlamıyorsam, lezzetli bir kokteyldi. Sonrasında da yağmur sebebiyle şarapla devam ettim. Batman peçetelerinden bardağa yapıştırdıkları stickerlar gibi küçük ayrıntılara da ayrıca hayran kaldım. Genellikle bir noktada shot da ikram ediyorlar. Çok büyük değil yer olarak ama ayy çok kalabalık bunaldım gibi bir hava da yoktu, en azından benim orada olduğum saatlerde (9-12 gibi). Barselona’ya bir sonraki ziyaretimde de giderim diye düşünüyorum.
Farola Cocktail Bar
El Born gece hayatı için en iyi noktalardan, bu bölgede işaretlediğim birkaç yer olduğundan tekrar gittim ve bu sefer Farola’yı tercih ettim. Ortamı biraz daha şık ama fiyat olarak Creps Al Born ile aynı. Kokteyl ve yanında patates söyledim. Patates çok lezzetliydi, normalde menüde fiyatı vardı ama hesap gelince olarak yazıldığını gördüm. Sanıyorum kokteyl içince böyle oluyor. Ortamda daha çok çiftler vardı ama tek gitmem de garipsenmedi. Hem dış mekanda hem iç mekanda çokça masası var, yine de 10’u geçince hızlıca dolmaya başlıyor. Kokteylini de beğendim, tekrar gidilir.
Bu arada Farola’nın çok yakınında Paradiso var, listelere de girmiş olan bar. Sanıyorum dünyadaki en iyi ilk 50 bar listesindeydi. Ben de bu kadar yakınken şansımı deneyeyim dedim ama whatsapp’tan kayıt oluyorsunuz ve size bekleme süresi veriyor. Bekleme süresi olarak 75 dakika verince vazgeçtim ancak önce kayıt olup sonra diğer mekanlardan birinde takılıp geçmek akıllıca olur diye düşünüyorum. Bu arada bara giriş Pastrami Barındaki retro stili bir buzdolabının arkasından oluyor. Bu tarz barlara speakeasy deniyor, Barselona’da birkaç tane var ama henüz deneme fırsatım olmadı.
Casa Almirall
Casa Almirall Modern Sanat Müzesi’ne çok yakın bir noktada yer alıyor. Çok eski bir bar, 1860’da kurulmuş. Bölge olarak Raval bölgesi çok sevmediğimden normalde burada takılmayı düşünmüyordum ama bu kadar yakın olunca şans verdim. Gelenler genellikle yerlileri, hatta çoğu sahibi olduğunu düşündüğüm amcayı tanıyor.
Tapas olarak da bazı seçenekler mevcut ama çoğunluk yemekten ziyade bira içiyordu. Rahat bir ortam arıyorsanız ve bu civardaysanız tercih edebilirsiniz.
Bir de kısa bir anekdot; burada ödeme yaparken çantamdan kredi kartımı yere düşürmüşüm, yani Barselona’da olacak iş değil. Tam gidiyordum ki kasadaki kız fark etmiş arkamdan düşürdünüz diye geldi. İyi niyetli insanlar olarak çoğunluktayız bence hala ama kötü olayları duymaya maruz kaldığımızdan iyiliklere şaşırır olduk.
Antic Teatre
Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne gittiyseniz işte tam da o havada olan bir yer. Gitmediyseniz de yerlilerin çoğunlukla geldiği ve zaten bir yerli tavsiyesi olan, tiyatro etkinlikleri ve farklı söyleşilerin olduğu mekanın kafesi. Rahat ve uygun fiyatlı. Işıklarla da süslemişlerdi. Ben geçen sene yaz ayında gittiğimde sıra vardı girememiştim, sanıyorum ya bir etkinliğe denk gelmiştim ya da yaz aylarında çok tercih ediliyor. Bira eşliğinde ve belki biraz da atıştırmalıklar uzun sohbetler için çok uygun.
Bar Estudiantil
Üniversitenin hemen karşısında, öğrencilerin çoğunlukla takıldığı, uygun fiyatlı dolayısıyla da kalabalık olan bir yer. Ben geçen gidişimde kalabalık gözüküyor ama yer de var oturayım demiştim. Tabi gençler olduğundan enerjisi de yüksek, zaten cadde üstü olduğundan da hareketli bir nokta. Açık hava alanı daha iyi olduğundan güzel havalarda bira içmek için tercih edilebilir.
Barselona ile ilgili diğer yazılarım için de buraya tıklayabilirsiniz.