Köln deyince aklıma ilk olarak katedrali ardından da bekarlığa veda yapmaya gelip sokakları dolduran kadın arkadaş grupları geliyor. Hem ne çok evlenecek kadın varmış diye düşünmüş hem de Köln’ün Almanlar için haftasonu bekarlığa veda merkezi olduğunu anlamıştım; en azından 2019 Mayıs ortasında durum böyleydi. Hala öyle midir bilemem 🙂 Tabi bir de renkli sokakları ve evleri… Aşağıda yazdığım yerler elbette görülecek noktalar ama bence bu dar ve renkli sokaklarına kendinizi atın; hoş evlerini keşfedin.
Bu yazı neden şimdi yazılıyor noktasına gelirsek; 2019 yılında hem çok seyahat etmem hem de Kopenhag seyahatim sırasında fotoğraf makinemi kaybetmemle birlikte yazma isteğimin üstüne bir örtü atılmasıyla gelişen durumlar. Hala yazmadığım birkaç şehir var ve hatırlamadıklarımı yazmaya el bile atmıyorum ama Köln birçok noktasıyla aklımda yer eden bir yer oldu. Gittiğimiz her mekanı tabiki hatırlamıyorum ama hatırladıklarımı yazı aralarına iliştirdim.
Köln bence 2-3 günlüğüne gitmek için keyifli bir rota, özellikle buradan Almanya’nın farklı şehirlerine bağlanmak için ara bir nokta olarak seçtiyseniz mantıklı. Biz Köln’den trenle Hamburg’a geçmiştik sonrasında.
Konaklama için Ibıs Koeln Am Dom ‘ı tercih etmiştik, camı açar açmaz gördüğüm manzarayı unutamam; Köln Katedrali tüm ihtişamıyla karşımdaydı. Rezervasyon yaparken de otele girerken de fark etmemiştim, çünkü ilk girerken farklı bir noktadan girmiştik. Yani anlayacağınız hem çok merkezi hem de Köln’ün simge yapısına bakarak uyanmak çok keyifli. Tabi kilise çanlarını seviyorsanız:)
Köln Botanik Bahçesi (The Flora und Botanischer Garten)
Gördüğüm en güzel botanik bahçelerinden biri olmasa da hem huzurlu vakit geçirmek hem de bahar aylarındaysanız, çiçeklerin uyanışına tanık olmak için gelebileceğiniz yer. Bir de Instagram için fotoğraf yakalayabileceğiniz hoş noktalar olduğunu unutmayalım. Tabi kış aylarında giderseniz sizi çok farklı bir botanik bahçesi karşılayabilir.
Aslında burayı gitmeden önce daha büyük bir yer olarak düşünmüştüm ama çok da büyük değil, kısa sürede gezebilirsiniz. İçindeki kafede (Gartenlokal Dank Augusta) oturup bir şeyler de içip yeşilin tadını iyice çıkarmıştık. Merkezden yürümek 40 dakikaya yakın sürüyor, mutlaka gelinmesi gereken bir yer olmasa da Köln’de 2 günden fazla kalacaksanız listenize ekleyebilirsiniz.
Hohenzollernbrücke
Avrupa’da aşıkların demirlerine kilit taktıkları köprülerden biri daha. Aşık olmadığımdan ancak zincirlerin yanında fotoğraf çektirip nasip olur mu bize de diye evrene mesajımı göndermekle yetindim, beş yıl sonradan bildiriyorum, işe yaramıyor 🙁 Köprüde trenlerin geçtiği orta bölüm ve yayaların yürüdüğü kenar bölümler var. Köprünün mimarisi de kendine özgü. Açıkçası köprüyü uzaktan fotoğraflamak mı, köprüden Köln’ü fotoğraflamak mı emin değilim. Köprünün Köln Katedrali’nin olduğu ucunda da modern sanat müzesi Museum Ludwig yer alıyor, biz girmedik ama meraklılarına duyurulur.
Köln Katedrali
Dışardan ihtişamını inkar etmek zor. Özellikle gotik mimari sevenler için bayılacağınız bir yapı diyebilirim. Arkadan önden yandan her türlü fotoğraflamak istiyor insan. İçindeyse aynı ihtişamı bulamadım, vitraylı penceleri güzel olsa da zaten Avrupa katedrallerinin çoğunda olan şeyler. Katedralin bulunduğu meydan da ziyaretçisi bol olduğundan hep hareketli diyebilirim.
Buraya yakın Funkhaus‘da kahve içmiştik, biraz diğer yerlere göre fiyatları yüksek olsa da şık bir mekan ve vakit geçirmesi keyifli olmuştu.
Ehrenfeld
Botanik Bahçesi’nden çıkıp Ehrenfeld’e yürürken hem Barselona’ya benzettiğim sokaklardan geçtik hem de şehrin ortasında Media Park’ın orada bir gölete rastlayıp mutlu oldum. Şehir içinde görmek istediğimiz manzaralar… Bir de leylek görmem keyfime keyif katmıştı tabi,fotoğrafta siz de gördünüz mü?:)
Gelelim Köln’ün mural merkezine, Ehrenfeld. Köln Ehrenfeld İstasyonu altgeçiti ve civarında birkaç güzel mural mevcut ancak özel bir mural zevkiniz yoksa görülmeye değer mi pek emin değilim. Bu taraflara gelirseniz modern tasarımıyla bizim camilerimizden farklı bir görünüme sahip Köln Merkez Cami‘yi de ziyaret edebilirsiniz. Yine Körnerstraße hoş bir sokak ve butikler bulunuyor, çok hatırlamasam da. Aynı zamanda birçok kebap, falafel vb. dükkanlara da yine bu taraflarda rastlayabilirsiniz. Şehir merkezine dönüşte de Köln’lü ailelerin çocuklarıyla takıldığı büyükçe bir park olan Grüngürtel Park’ta siz de biraz soluklanabilirsiniz, biz öyle yapmıştık.
Fish Market (Renkli Evler)
Merak etmeyin size balık marketini ziyaret edin falan demiyorum ama meşhur renkli evlerin fotoğraflandığı alanın adı bu şekilde geçiyor. Pembe, sarı, mavi, yeşil Alman mimarisindeki evler yan yana gelince hoş bir görüntü oluştursa da haftasonu insansız halini bulup fotoğraf çekmek çok zor. Biz Pazartesi günü tekrar gidip boş halini fotoğraflayabilmiştik. Tabi o güzel fotoğraflar fotoğraf makinemde kaldı, RIP:(
Deutzerbrücke
Köprü başlı başına sıradan bir köprü olsa da bir en güzel Köln fotoğraflarından bazılarını buradan çektik. Ayrıca Hohenzollernbrücke’nin fotoğraflarını da buradan çekmek oldukça güzel oluyor.
Ren Nehri
Ren Nehri kıyısında yer alan Köln, nehrin keyfini çıkarmak için de güzel imkanlar sunmuş. Hem yürüyüş yolları hem de nehir kenarında otutup vakit geçirmek için alanlar var. Bence nehrin karşı kıyısına geçip o taraftan katedralin de yer aldığı bir Köln fotoğrafı en güzeli oluyor. Sticky Fingers‘da oturup bir şeyler yiyerek hem nehrin hem de günbatımında Köln manzarasının tadını çıkarmıştık. Ayrıca bu kıyıda da katlı taş oturma alanları mevcut, yani illaki bir restoranda oturmanız gerekmez ama oturmak isteyenler için şık restoranlar mevcut.
Old St. Alban
Romanesk tarzı eski bir kilisenin kalıntıları, içinde “Yas Tutan Aileler” anıtının bir kopyası da var, anıt tüm savaş tutsaklarına adanmış. Kilise 2. Dünya Savaşı sırasında çok zarar görüp bu hale gelmiş ve tekrar inşa edilmemiş. Tesadüfen rastladığımız bir nokta olsa da bizi etkilemişti. Biz karşısındaki Eiscafe Toto‘da takılan birçok Alman’ı görünce oturup bir şeyler içmiştik.
Aynı dönemde gittiğimiz geziden döner dönmez yazdığım Berlin yazıma da göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.