Floransa’yı 3 kez ziyaret ettim, yetti dediğim bir noktada hiç değilim; zira Floransa en sevdiklerimden. İlk ziyaret edişim 2010’da Interrail seyahatiyleydi, o zaman da çok sevmiştim. Daha sonra 2013’te büyük İtalya turu kapsamında annemle, en son da yılbaşı döneminde yine Interrail arkadaşım da olan Semoş’la ziyaret ettik. Bu kadar ziyaret üstüne Floransa’yı avcumun içi gibi bilirim demeyi çok isterdim ama onun için bir sonraki seyahati bekleyelim:)
Floransa görece küçük bir şehir olmasına rağmen sundukları hiç de küçük değil. Hem mekanlar konusunda hem de görülecek yerler konusunda sunduğu alternatifler oldukça fazla. Tabi küçük bir şehir olmasının avantajı her yere yürüyerek gidebilmek ve kaybolma sıkıntısı yaşamamak.
Floransa için en güzel mevsim ne olurdu diye düşünüyorum, havaların hafif serinlemeye başladığı sonbahar sanki en ideali. Yaz döneminde sıcak oluyor, özellikle beklemeniz gereken sıralar daha da basıyor. Kış dönemi de soğuktu biraz, özellikle geceleri yürürken üşüdük ve yaz dönemindeki gibi sokak sanatçılarına hiç rastlamadık. O yüzden sonbaharda gitmemiş olsam da tadını çıkarmak anlamında sonbahar en ideali olsa gerek diye düşünüyorum. Yılbaşı süslemeleri yer yer fena değildi ama genel süslemelerini çok da ihtişamlı bulmadık. Çok yılbaşı ruhuna giremedik. Zaten Noel pazarı da yoktu.
Gitmeden önce Cehennem (Inferno) filmini de izlemenizi öneririm. Gittiğim yerlere farklı bir gözle de bakmamı sağlamıştı, hatta izlediğim dönem özlemim artmıştı.
Floransa’da Konaklama
Attico43 B&B
2025’e girerken yaptığımız İtalya seyahatinde burada konaklamayı seçtik. Tren istasyonunun biraz üstünde kalıyor. İlk gün Google haritanın azizliğine uğrayıp biraz istasyondan fazlaca yürüdük bavullarla ama sonraki gün rotayı çözünce çok kolay oldu gidip gelmek. 2 dakika mesafede zaten bir tramvay durağı da var kullanmak isterseniz ama tramvaylar da bazı saatlerde çok dolu oluyor. Biraz ilerisinde de dolmuş tipi otobüslerin bulunduğu bir durak var, biz son sabah çıkmadan önce Vivoli’ye gidelim deyip treni kaçırmamak için bu otobüscüklere bindik (kredi kartı geçiyor).
Attico B&B olduğu için 24 saat resepsiyonda biri yok ancak önden çok açıklayıcı şekilde whatsapp üzerinden bilgi verdikleri için sorunsuz giriş yaptık. Bir de bir gün önceden kahvaltı seçimlerinizi yapmanız gerekiyor. 2 çeşit yiyecek, 2 çeşit içecek seçiyorsunuz ancak oldukça doyurucu ve lezzetli. Biz tost ve kruvasanlı bir kahvaltı seçtik örneğin.
Odaları geniş ve temizdi. Rahatlık için de her şey düşünülmüş. Isıtma konusunda da bir sorun yaşamadık. Bir daha gitsem yine tercih edebileceğim bir yer. Sadece şehir vergisini peşin istediler, kartla ödersek daha yüksek bir miktar ödememiz gerekeceği için peşin ödedik.
Interrail döneminde ise Cristina House diye bir yerde kalmıştık, odaları ferah, kahvaltısı ise müthiş doyurucu ve odaya servisti. Şimdi baktığımda haritada hala yeri var ama sadece 2 tanecik yorum olduğundan bir şüpheye düşmedim değil acaba hala açık mı ve işletenler aynı mı diye. Bu arada duvarda Fatih Terim fotoğrafları vardı burada, çok şaşırmıştık.
Floransa’ya Ulaşım
Floransa’ya bildiğiniz gibi doğrudan uçmak mümkün değil. Biz ilk seferde Roma’dan geçmiştik, son gidişimizde de Venedik’ten geçtik. Yılbaşı zamanı olduğu için biletler biraz pahalıydı.
Venedik’ten 2-2,5 saat arası sürerken, Roma’dan 1,5 saat sürüyor. Roma trenlerinde valiz koyma yerleri çok sıkıntılı. Küçük bir valiziniz varsa yukarı koyabiliyorsunuz ama bazı trenlerde büyük valiz için özel yer yapılmamış; koltuk araları ya da kaldırabilecek durumdaysanız yine tepeye koyuyorsunuz. Valiz hem Venedik’ten Floransa hem de Floransa’dan Roma trenimizde sorun olduğu için özellikle belirtmek istedim. Trenler için erken gitmenize gerek yok, 10-15 dakika bile yeterli olur, çünkü İspanya’daki gibi valiz kontrolü prosedürü yok ama erken giderseniz de vakit geçirebileceğiniz alanlar, kafeler mevcut.
Floransa’da Görülecek Yerler
Floransa’da görülecek yerlerden önce Medici Ailesi’nden bahsetmemek olmaz. İkinci kez İtalya’ya gidişimiz turlaydı ve en çok bu ailenin ismini duymuş, hatta Mediciler olmasa Floransa şimdi nasıl olurdu diye düşünmeden edememiştik.
Medici Ailesi, Floransa ve İtalya tarihinde derin izler bırakan, Rönesans’ın yükselmesine öncülük eden ve Avrupa’nın en etkili hanedanlarından biri. 14. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Floransa’yı ve Toskana’yı yöneten bu aile, hem siyasi hem ekonomik hem de sanatsal anlamda dönemi şekillendirmiştir. Gücünü Medici Bankası’ndan alan ve servetleriyle yönetim gücüne sahip olup önemli ittifaklar kuran bir aile.
Medici ailesi, Rönesans’ın patronları olarak biliniyor. Sanatı, mimariyi ve bilimi destekleyerek Floransa’nın bir kültür merkezi haline gelmesini sağlayanlar da onlar. Aile, birçok sanatçı ve bilim insanını koruması altına almış. Michelangelo, Leonardo da Vinci, Botticelli, ve Brunelleschi gibi sanatçılar Medici ailesinin desteğiyle ünlü eserlerini üretebilmişler. Uffizi Galerisi de ailenin eserlerini sergilemek için yaptırılmıştır.
Floransa Katedrali (Duomo) ve San Lorenzo Bazilikası, ailenin mimariye olan katkılarının örneklerinden. Yani Floransa’yı Floransa yapan şeylerde büyük parmağı var ailenin.
Galleria degli Uffizi
Uffizi Galerisi iki kez para verip ziyaret ettiğim yerlerden, nadirdir, not edin. Interrail döneminde gidip Louvre’dan daha güzel olduğuna kanaat getirmiş, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz Venüs tablosuna içgüdüsel olarak çekilip hayran kalmıştık. Tabi sonradan öğrendik ki müzenin en değerli, herkesin gelip görmek istediği parçalarındanmış. Son ziyaretimizde Uffizi’ye tekrar mı girsek dediğimde Semoş ay ben de aynı şeyi düşünüyordum deyince niyet ettik ama bilet de almadık. Gidince aşırı sıra beklemeden halledeceğimizi umarak biraz akışa bıraktık. Şansımıza bilet sırası gerçekten de hiç yoktu, bileti aldıktan sonra giriş için de 15-20 dakikalık bir sıra bekledik diyebiliriz. Yalnız internetle gördüğümüz fiyatla ödediğimiz fiyat arasında oldukça fazla fark vardı. İnternetle bu kadar fark olmamalı diye düşünüyorum, o yüzden internetten almanız çok daha iyi olur.
Uffizi’de sergilenen eserlerin yanı sıra müzenin iç dizaynı duvarları, tavanları da oldukça ihtişamlı. Venüs’ün önü tabiki çok kalabalık oluyor ama bir fotoğraf çekemeyeceğiniz gibi de değil. Bir de müzenin içindeki “The Tribuna” odasını görmek için ayrıca bir sıra oluşuyor, çünkü odaya giremiyorsunuz sadece dışından bakabiliyorsunuz. Tabi fotoğraf çekenler, araya kaynak yapmaya çalışanlar derken sıranın gelmesi biraz sürüyor. Terasında da kafesi var, ayrıca Floransa manzarası için de iyi bir nokta.
Ponte Vecchio
Ponte Vecchio Floransa’daki meşhur köprü. Yıllara meydan okumuş tabi, meşhur olmasın da ne olsun. Adı “Eski Köprü” anlamına geliyor zaten ve 1345 yılında inşa edilmiş.
Köprünün üstünde sağlı sollu kuyumcular mevcut. Çok eskiden kasaplar ve dericiler varmış, iyi ki bu durum değişmiş. Yurtdışında köprü üstünde görmeye alışık olmadığımız bir tablo, özellikle kuyumcular kısmı. Üstünde yürürken çok da etkilenmeseniz de köprüyü dışından fotoğraflamak oldukça hoş oluyor. Köprünün üstünde küçük evler var gibi dışarı çıkıntılar verildiğinden değişik bir hava yaratıyor. Bir de köprü üstündeyken bizim gibi gitar çalan bir sokak sanatçısında denk gelirseniz güneş de batmak üzereyse çok daha da güzel oluyor. Akşam saatlerinde de Arno Nehri üzerine yansıyan ışıklarla güzel bir manzara oluyor.
Ponte Vecchio’nun başka bir ilginç yönü de, üst kısmında yer alan Vasari Koridoru (Corridoio Vasariano). Bu gizli geçit, Medici ailesinin sarayları olan Palazzo Vecchio ve Palazzo Pitti arasında özel bir yolculuk yapmasına olanak sağlamış. Geçidin bu kısmından Floransa’nın harika manzaralarını izlemek mümkünmüş ama biz hiç çıkmadık hatırladığım kadarıyla ya da manzaralardan etkilenmedik:) Son gidişimizde tekrardan açılmışmış aslında, ama biraz spontan gittiğimiz için bu kısmı atlamışım.
Bir de Ponte Vecchio Ponte alle Grazie‘den iyi fotoğraflanıyormuş diye okumuş Semoş, ilk önce o köprüden geçtik ama fotoğraf biraz uzaktan oluyor; yakın fotoğrafları bence daha iyi.
Pitti Sarayı ve Boboli Bahçeleri
Palazzo Pitti’de Gallerie del Costume (kostüm galerisi) , Porcellaine Museum (porselen müzesi), Museo degli Argenti (şarap tarihçesi)’ yi ve Boboli Bahçesi’ni kapsayan bir bilet almıştık ilk gidişimizde. O dönem aldığım notlar arasında en güzelinin kostüm galerisi ve bahçe olduğunu yazmışım. Bahçe çok büyük olduğundan ve 19:30’da kapandığından 4’te Pitti’ye giriş yapınca bahçenin gezemediğimiz yerleri kaldığını not etmişim. Bu yüzden erken gitmenizi tavsiye ederim. Bahçedeki Neptün Çeşmesi çok güzeldi, içinde balıklar vardı. Bu en belirgin hatırladığım şeylerden biri. Çeşmeden sonra yokuş bir yol vardı ve aşağısında bir çeşme, biz çeşmede çok da bir güzellik bulamadık. Yol üzerindeki ağaç kaplı ara yollar da olmasa o yokuşu indiğimize değmezdi.
Bu gidişimizde de en azından önüne gidip bir anı yad edelim dedik, tabi dışarıdan çok bir ihtişamı yok sarayın ama daha önce önündeki basamaklarda birçok kişi gibi biz de oturup sohbet etmiştik müze çıkışı. Hatta muhabbetimizin döner olduğunu hatırlıyoruz:) Nereden konu oraya geldi gerçekten hiç bilmiyorum.
Floransa Katedrali (Duomo)
Dışına hayran kaldığımız Duomo’nun içine de ilk gezimizde girmiştik ama maalesef o ihtişamın içinde hiç bir şey bulamamıştık. Duomo’nun içinde omuz örtmek gerektiğine dair o dönemde not almışım ama içeride zaten bunun için bedava bir şeyler verdiklerini de belirtmişim. Son gidişimizde ise ücretsiz olduğu için önünde öyle uzun bir sıra vardı ki içinin de pek görülmeye değer olmadığını bildiğimizden hiç girmeye yeltenmedik.
Vecchio Palace
Yıllarca Floransa Cumhuriyeti’nin hükümet binası olarak hizmet veren saray bugün de hem bir müze hem de belediye binası. Kulesi 94 metre yüksekliğinde ve güzel bir Floransa manzarası verdiği söyleniyor ancak biz çıkmadık. Sarayın ilk katını ücretsiz gezebilirsiniz ancak müze kısmına giriş ücretli. Ücretsiz olan kısmını görmenizi öneririm, tavan ve duvarlardaki freskleri tadımlık görmüş olursunuz en azından. Müze kısmında freskler, heykeller ve mobilyaları görebilirsiniz, biz bu kısma girmedik ama fotoğraflardan ihtişamlı duruyordu. Bu arada Medici ailesinin gizli geçit olarak kullandığı Vasari Koridoru da buradan başlıyor.
Signoria Meydanı
Signoria Meydanı Uffizi’nin hemen yanında Vecchio Sarayı’nı, Davud Heykelini’nin kopyasını ve Neptün Çeşmesini bulunduran meydan, böylece bir açık hava müzesi gibi düşünebilirsiniz. Bu yüzden çok hareketli, burada oturup gelen geçeni izlemek de çok keyifli.
Çeşme en görkemli çeşmelerden biri. Deniz Tanrısı Neptün’ü betimleyen etkileyici bir mermer heykel var. Heykel, Floransa’nın denizcilik gücünü ve Toskana bölgesinin suyla olan bağını simgeliyormuş. Neptün’ün çevresindeki deniz perileri ve mitolojik figürler de göze hitap eden bir çeşme sunuyor. Ve tabiki çeşme, Medici ailesinin siparişi üzerine yapılmış. Şaşırdık mı?
Davud Heykeli bugün Galleria dell’Accademia’da sergilense de, Piazza della Signoria’daki Palazzo Vecchio önünde bir kopyası bulunuyor. Davud Heykeli, Michelangelo’nun kusursuz bir anatomi anlayışını ve sanat dehasını sergilediğinden önemli bir heykel. Heykel, İncil’deki Davud ve Golyat hikayesinden ilham alınarak yapılmış ve Floransa Cumhuriyeti’nin özgürlük ve bağımsızlık sembolü olarak görülür. 5 metreyi aşkın yüksekliğiyle, güçlü duruşu ve detaylarıyla gerçekten hayranlık uyandırıyor.
Santa Maria Novella Basilikası
Santa Maria Novella Bazilika’nın bulunduğu meydanı geçtiğimiz geziden Semoş çok iyi hatırlıyordu ama ben bu gezimizde gittiğimde bile pek hatırlamadım açıkçası. İsmi çok tanıdık ama görüntü olarak eşleşmedi. Bazilikaya giriş ücretli olduğundan girmedik. İçi fena gözükmese de artık yüzlerce kilise görmüş birisi olarak çok ilginç bir manzarayla karşılaşmayacağımız sürece girmeyi tercih etmiyoruz. Bu bazilika yerine girişi ücretsiz olan içi de kiliseler arasında güzellerinden diyebileceğimiz Annunziata‘ya girmeyi düşünebilirsiniz.
Panoramik Floransa Manzarası (Michalengelo Meydanı)
Pitti Sarayı’nın tepelerinde yer alan bu manzara noktasına Semoş yürüyerek çıktığımızı ve manzaranın çok güzel olduğunu söylüyor. Bense hiç hatırlamıyorum. Yine de fotoğraflara bakınca havanın açık olduğu bir günde gerçekten güzel bir manzara yakalayabilirsiniz gibi duruyor.
Mercato Centrale
Mercato Centrale’ye ilk ziyaretimizde gitmiştik. Fazla et kokan bir yer olarak not düşmüşüm. Gidilmese daha iyi olabilir bile demişim.
Floransa’da şarap pencerelerini, restoranları ve kafelerini yazdığım diğer yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz.