Zemun’da Gezilecek Yerler

Zemun’a Nasıl Gidilir?

Zemun’a Eski Şehir’den yürüyerek giderseniz merkezine gitmeniz 1 saati buluyor diyebilirim. Nehir kenarından giderseniz ise neredeyse 2 saat. Tabi nehir kenarı güzel bir yol olsa da çok uzun ve yorucu. Zeleni Venac’tan kalkan otobüslere (707,706,84 numaralı) binerek gitmeniz en ucuz ve kolay yöntem olacaktır. Bir diğer seçenek de Yandex Go yükleyerek taksi çağırıp gitmek, bu şekilde de yarım saatten kısa bir sürede gitmeniz mümkün.

Zemun’da Gezilecek Yerler

zemun tuna nehri

Zemun 1934’ten sonra Belgrad’a katılmış bir yer. Tarih boyunca yine birçok milletin kuşatması altında olduğundan tarihi bir önem de taşıyor, bir dönem de Katolik, Yahudi, Sırplar ve Müslümanlar’ın bir arada yaşadığı bir yermiş. Zemun gezinize siz gittiğinizde hala duruyorsa Yugoslavia Otel‘den başlayabilirsiniz. Burası 1999’da bombalanana dek Belgrad’a gelen tüm ünlülerin kaldığı bir otelmiş. Queen Elizabeth bile konaklamış.

Otelin avizesi dünyadaki en büyük avize olma özelliğine sahip ve Swarovski tarafından tasarlanmış, üzerinde 40000 kristal var. Avize dediysem sallanan bir şey düşünmeyin. Tavanda düz kristallerden dikdörtgen biçimli bir aydınlatma. Mayıs 1999’da bombalamalar sırasında zarar görüp iş görmez hale gelmiş, renovasyonlarla 31 Aralık 1999’da tekrar yılbaşı partisi için açılmış. Şimdilerde ise yıkılıp iki kuleli, biri yaşam biri de iş alanı olmak üzere rezidans yapılması planlanıyormuş. Otelin şu anki atıl ve eski haliyle geçmişin ışıltılı, partilerin ve lüksün adresi olduğu halini hayal etmek ise çok zor.

Otelden sonra Miroslava Tirsa ve Danila Medakovica yollarının kesişimindeki iki evi görmeye gidebilirsiniz. Zemun’un modernist mimari bölgesi 1930’larda yapılan şehir planlaması yarışmasıyla bu şekilde tasarlanmış. Yarışmayı kazanan Belgrad’ın önemli mimarlarından Mihailo Radovanović. Yine Yugoslav Modernist mimari örnekleriden bombalamalardan sonra terk edilmiş bir bina olan Hava Kuvvetleri Karargahı‘nı görebilirsiniz, içini gezmek mümkün değil maalesef. Binanın yan tarafındaki İkarus heykeli oldukça çarpıcı ve bir kadın heykeltıraş tarafından yapılmış. Gece için daha çarpıcı fotoğraflarını da gördüm, akşam saatlerinde olursanız aklınızda bulunsun.

Merkezde Zemun pazarının da kurulduğu Masarikov Meydanı‘na görebilirsiniz. Meydanın etrafı hem kafeler hem de çiçekçilerle dolu. Zemun oldukça küçük bir kasaba, tek katlı renkli evler, dar arnavut kaldırımlı sokaklar… Belgrad’ın verdiği havadan çok farklı, adeta bir tatil kasabasına gelmişsiniz gibi.

Gardos Kulesi’ne çıkmadan Zemun gezisini tamamlamak olmaz, buradan Zemun manzarası hava açıksa oldukça güzel çıkıyor. Merdivenlerden kuleye çıkarsanız oldukça yorucu. Bir diğer opsiyon da otobüsle Nade Dimic durağında inmek, bu duraktan düz ayak kuleye ulaşabiliyorsunuz. Dilerseniz tura buradan başlayıp otele doğru da ilerleyebilirsiniz. Gardos önündeki merdivenlerde de fotoğraf çekilecek güzel noktalar mevcut.

Zemun

Merdivenlerden inmeden önce Zemun mezarlığı “Zemunsko Groblje” da görülebilir. Mezarlıkta özellikle bazı kişilerin çok heybetli taşları var, genellikle tümünün üstünde fotoğrafları da yer alıyor. Yahudilere ait ayrı bir bölüm de mevcut. Mezarlıklarda belirli seremonileri yokmuş, dinsel bir şeyden çok kişisel bir şey olarak görülüyor hatta bazen yemek getirip yiyenler bile oluyormuş. Daha çok da pazar günleri ziyaret ediyorlarmış. Sakin bir yer ama Glasgow’daki mezarlıktan sonra buradaki mezar taşlarının çok büyüleyici olduğunu söyleyemem.

Tuna Nehri boyu yeşillikler içinde, su kenarında hiç kesilmeden gidilebilen harika bir yürüyüş rotası sunuyor. Özellikle Pazar günü hemen herkes burada yürüyüşün tadını çıkarıyor, balık lokantalarında kendilerine ziyafet çekiyor. Yol kenarında dinlenmek için banklar da bulunuyor. Bisikletlilerin de çok tercih ettiği bir yol. Ayrıca yüzen hosteller ve hoş kafeler de bulunuyor.

tuna nehri kıyısı restoran

Zemun hakkında da yazıları olan, burada büyümüş hem İngilizce hem Sırpça eserleri olan ünlü yazarları David Albahari‘nin de nehir kıyısında bir bankta oturur heykelini yaptırmış eşi. Nehir kıyısı boyunca yürümek hava da güzelken oldukça keyifli.

Zemun Kafe ve Restoranlar

Zemun’da gittiğimiz mekanların aşağıda yazdıklarımdan ilki hariç hepsi son gezimizde ziyaret ettiğimiz yerler. İlki de hala yerli yerinde duruyordu, son gidişimde gözlerim hep aradı ister istemez:)

Splav Savana: İkinci Zemun ziyaretimizde lokal önerileriyle gittiğimiz yüzen kafelerden biri. Afrika esintisi hem içinde hem dışında. Dış kısımda oturmak, nehre o kadar yakınken çok keyifli. Hava soğuksa iç mekanı da tercih edebilirsiniz, zira Afrika maskeleriyle olan duvar dizaynı da oldukça güzel. Sadece bir şeyler atıştırmak açısından çok kısıtlı bir menüsü var, aç gitmemenizi öneririm. Bira ya da kahve için gidebilirsiniz.

Splav Savana

Stari Slep: Yemek için Belgradlı arkadaşlarımızın bizi götürdüğü restoran. Koskocaman bir vapuru restorana dönüştürmüşler. Menüsü balıktan tavuğa, et ve salatalara oldukça geniş. Özellikle karışık balık tabaklarını beğendiler. Ben Cevapi tercih etmiştim, lezzeti ortalamaydı. Haftasonu gidiyorsanız deniz kenarı için rezervasyon yaptırmak mantıklı olur.

Petrovic Fırını: Pazarın kurulduğu meydanda yer alan bu fırının böreklerini yine lokaller önerdi. Börekleri küt böreğinin peynirli versiyonu gibi düşünebilirsiniz, hamuru ve içi oldukça lezzetliydi ama böreğin cinsi itibarıyla oldukça yağlı. Kesinlikle mide yakmadı yine de. Gramaj üzerinden satılıyor.

Milagro Restoran: Balık restoranları ilk etapta dolu olunca boş bulduğumuz hoş gözüken bir noktada oturup bir şeyler içelim dedik. Bazı arkadaşlarımız da açlığa dayanamayıp yemek tercih etti. Pizza ve salata tercih edenler oldukça memnun kaldı, özellikle pizza porsiyonu oldukça büyük.

Restoranın açık kısmı tam olarak yok, ama büyük camlar olduğundan açıldığında nehir kenarında açıkta oturuyorsunuz gibi oluyor. İspanya ve Portekiz esintileri olan bir restoran. Biraz kimlik karmaşası yaşıyor sanırım. Zira duvarın bir yanı Portekizdekilere benzer küçük seramiklerle kaplıyken diğer yanında flamenko yapan bir kadın resmi. Renkli bir yer olması hoştu. Restoranın bir de iki katlı yolun diğer tarafında bir bölümü var, oranın ruhu da tamamen başka gözüküyordu.

Poslasticarna sa stavom: Dondurma için çok iyi bir durak. Yine lokallerimiz götürdü bizi sağolsun. Çok fazla çeşit var, hepsi de doğal yapım. Ben antep fıstık kremalı ve ahududulu aldım, iki çeşit de çok iyiydi.

Coffee Vibes: Burada kahve içmedim ama pazar meydanındayken arkadaşım buradan kahve aldı. Kahvenin lezzeti iyiymiş ancak ben özellikle karton bardaklarının tasarımına bayıldım.

Belgrad ile ilgili genel gezilecek yerler yazıma buradan ulaşabilirsiniz.