Viyana’da Gezilecek Yerler

Viyana’ya ilk defa gidişim 2010 yılında Interrail kapsamındaydı. Tabi çok az bir süre kalmıştık ama şehrin dinamikliğini sevmiştik, bir film festivalinin kokteyli gibi bir etkinliğine denk gelip ne kadar da sanat dolu bir şehir diye düşünmüştüm. Her yerin erken kapanması ve hamburgere bile ballı sos yapmaları dışında bu şehirden memnun ayrılmıştım. Tekrar ziyaret etmek aklımda olsa da önceliklerim arasında değildi. Bu sene sanıyorum Instagram’da tekrar şehirle ilgili paylaşımları görmek beni bu noktada etkiledi. Tabi bir de Prag’a gidip tüm bayram tatilini orada harcamak mantıklı olmayınca dönüş biletleri daha uygun Prag’tan geçişi kolay bir opsiyon olarak Viyana’yı tercih ettim. Viyana’ya gidince de şehrin güzelliğini yeniden anımsayıp şikayet ettiğim noktaların da artık geçerli olmadığını görünce neden daha fazla günümü buraya ayırmadım ki diye düşünmedim değil. Şansıma hava da çok güzeldi.

Yazımda güncel deneyimlerimi anlatıyorum, 2010 yılından sadece 2 müzeyi yazı içinde de eskiden gittiğimi belirterek eklediğimi not olarak düşmek istedim.

Prag’dan Viyana’ya Trenle Geçiş

Prag-Viyana treni nerdeyse otobüslerle aynı fiyat olunca treni tercih ettim. Omio’dan opsiyonlara bakıp sonrasında Omio’ya hizmet ücreti ödememek ve de tüm opsiyonlarımı rahatça görüntülemek için Regiojet’in kendi websitesinden biletimi aldım. Prag tren garında Regiojet’in bir de lounge’ı varmış, bunu fark etmem biraz fazla zaman aldı ama fark etmiş olmama da şükür. İçinde ücretsiz çay-kahve-su-dondurma gibi seçenekler mevcut, bilet kategorinizden bağımsız girebiliyorsunuz. Ekranlardan da hangi platforma geldiğini takip edebiliyorsunuz. Gerçi Prag garının hemen dışında park olması da beklemek için iyi bir opsiyon olabiliyor.

Regiojet treninde standart bilet almıştım, ama yanlış vagona binince diğer koltukların daha rahat olduğunu gördüm. Arada gelen tuvalet kokuları ve şarj yerimin çalışmaması dışında bir sorun olmadı. Trende de su ikramı oluyor. Yemek vb. sipariş etmek isterseniz uygulama-websitesi üzerinden yapıyorsunuz.

Prag’a da gitmeyi planlıyorsanız yazıma buradan göz atabilirsiniz.

Viyana’ya Dair İlk İzlenimler

Giriş paragrafımda da belirttiğim üzere Viyana’da erkenden kapanan yerler 14 sene önceki ziyaretimizde en sevmediğimiz özelliklerinden biri olmuştu ama bu gidişimde her yer her saat cıvıl cıvıldı, erkenden kapanmış dediğim bir yere rastlamadım.

Mimari açıdan büyüleyici bir şehir, bu kadar güzel korumuş ve yaşatmış olmalarına bayılıyorum. Her bina turistik gibi hissediyorsunuz gezerken. Acaba böyle bir binada çalışmak nasıl olurdu? Kendinizi girerken prenses gibi hissettiğiniz, mesai başlayınca köleye döndüğünüz:)

Havanın da etkisiyle sanıyorum insanlar da keyifliydi genel olarak, sadece bazı zamanlar çok sıcak olması bunaltmıyor değildi ama neyseki yollarda buhar gibi su püskürten yanına gidip serinleyebileceğiniz makinelerden burada da koymuşlardı; ay bizim ülkenin de çok ihtiyacı yok mu sizce de?

Trafik ışıklarında hep bir aşk teması var, şehrin romantikliğine ince bir dokunuş daha diyebiliriz bence. Zira o saraylarda ve müzelerinde gezerken, nehir kenarında yürüyüş yaparken, opera dinlemeye gittiğiniz bence yeterince romantik hissediyorsunuz. Balayı kavramı herkese göre değişir ama bir Avrupa şehri düşünsem Viyana kesinlikle listede olurdu. Nehrin rengi yeşile griye çalan bir renk yerine biraz daha güzel olsaydı gelir gelmez deniz görmeliyim hemen diye de koşmazdım sahile.

Şehirde tek başıma bir kadın olarak hava kararmışken vakti ıssız yerlerden geçtiğim de oldu ama kendimi güvensiz hissetmedim diyebilirim. Genel olarak pek evsiz de görmedim. Para-yemek isteyen insanlar her yerde olduğu gibi var ama genellikle kalabalık caddelerindelerdi. Bisiklet kullananlar oldukça fazla, Hollanda kadar olmasa da bu şehri bisikletliyleriyle hatırlamıyordum; şaşırdım.

Viyana’da bence en az 4 gün iyi olur; hiç müze gezmeyecekseniz daha da kısa olabilir ama 2’den fazla müze gezecekseniz 4 bile az. Şehirde tadını çıkaracak çok deneyim var. Viyana’yı bri yerle birleştirmeden hakkını vererek gezmek daha iyi bence. Ben Prag üstü yaptığım için ve Prag’da da müzelerini gezdiğim için tek tatilde bütçemi de çok zorlamamak için bazı yerleri es geçtim ama sadece Viyana yapsaydım daha deneyimlenecek çok şey vardı.

Viyana’da Konaklama

Ben İbis Messe-Prater’de kaldım. Tren garından tek tramvayla hemen önünde inebildim. İlk indiğimde buralar tenha mı ne yaptım desem de paralel caddeleri hiç de öyle değildi, güvende hissetmediğim bir durum olmadı. Hatta köprünün bu tarafı daha sakin olduğundan çok daha iyi olabiliyor. Otelin benim kaldığım odası double room’du ve banyo-tuvalet ayrıydı, banyonun herhangi bir kapısı yoktu. Çok yakın olduğunuz biri harici kalıyorsanız sıkıntılı bir durum olabileceğinden odalarla ilgili bu kısmı netleştirmekte fayda var.

Viyana’da Ulaşım

Viyana’da ulaşım için en hesaplısı günlük bilet oluyor, özellikle doğrudan merkezi noktada kalmıyorsanız zamandan tasarruf için mantıklı. Tren garından tramvaya binerken henüz bilet alamamıştım, neyseki tramvay içinde bilet makinesi de bulunuyor (2. kapıdan girdiğinizde genellikle). Buradan tek seferlik bilet alabileceğiniz gibi günlük bilet de alabiliyorsunuz.

Google Maps’in tek sorunu aslında taşıt olmasına rağmen bazı yerleri yürüme mesafesi olarak göstermesi; ama günlük biletiniz olunca ve hava sıcakken de yürümek istemiyor insan haklı olarak. Sanıyorum süre daha uzun oluyor kalkış saatinden dolayı mesela, göstermeme nedeni bu olabilir. Bir de bazen gösteri vs varken duyuru yapıyorlar ama duyurular Almanca olduğundan anlamak maalesef mümkün olmuyor. Genelde tramvay içinde ekranlarda hangi durağın sıradaki durak olduğunu takip edebiliyorsunuz.

Ben sadece 1 gün 24 saatlik bilet aldım, operaya gideceğim akşam. Bir sonraki gün aynı saate kadar devam ediyor, gece 12’de bitmiyor. Diğer noktalar benim için birbirine yakın geldiğinden çoğunlukla yürüyerek şehri gezdim. Yaz dönemi Haziran’da bile sıcaktı, belki Temmuz-Ağustos ayları gidiyorsanız kaldığınız süre boyunca olan opsiyonları da düşünebilirsiniz.

Havalimanı için CAT daha pahalı ve çok da fark etmeyen bir opsiyon dendiğinden otelime de yakın bir noktada tren garı olduğundan ben normal trenle geçtim. Sadece bilet alırken zaman seçmemi istiyordu, bir trenin kalkmasına sadece 2dk olduğundan ve onu kaçırırsam bir sonrakinde geçerli mi emin olamadığımdan doğrudan bir sonrakine almak zorunda kaldım.

Viyana’da genelde toplu taşımada kontrol olmuyori ben hiç denk gelmedim. Yerlileri de çoğunlukla olmasa da bazen sivil gözüken biri görevli kartını çıkarıp kontrol yapabiliyor dediklerinden hiç riske atmadım.

Bu arada Viyana Kart gibi opsiyonlar da var ama bana Vienna City Card detaylı inceleyince çok hesaplı gelmedi, gitmek istediğim müzelerin bazılarında hiç indirimi yoktu ya da sadece 1 euro gibi komik rakamlar veriyordu. Vienna Pass kapsadıklarıyla daha mantıklı gibi ama gitmek istediğiniz yerlere göre değerlendirebilirsiniz.

Viyana’da Gezilecek Müzeler ve Saraylar

Viyana Sanat Tarihi Müzesi (Kunsthistorisches Museum)

Viyana Sanat Müzesi içindekilerden ziyade binanın iç güzelliğini görmek istediğim için girdiğim yerlerdendi. Aslında bu güzellikte o kadar çok bina var ki çok gerekli mi özellikle sanat tarihi müzesinin olması, bence verilen ücret düşünülünce sanat sevdalısı değilseniz ve farklı ülkelerde müzeleri gezdiyseniz şart değil. Zira Prag’da Ulusal Müze’den yeni çıkıp gelince aa bu Praglı sanatçıların dediğim birçok eser fark ettim. Zaten bir oda Alman, Hollandalı sanatçıların eserleri diğer bir oda da İspanyol, İtalyan sanatçıların eserleriydi. Bir oda da daha çok Hristiyanlık tarihiyle ilgili geçici bir sergi vardı. Burada tabiki binanın güzelliğinden başka sevdiğim şeylerden biri de müzenin dizaynı oldu diyebilirim. Oda renklerinin seçimi ve ortadaki rahat koltuklarda oturup eserleri rahatça izleyebilmek müze düzeni açısından güzel bir örnek bence. Işıklandırmalar da eserlerin daha rahat görülebilmesi için düşünülerek seçilmiş.

Müzeye girişte sırt çantası vb. bırakmanız gerekiyor. Çanta bırakılan yerde 1 ya da 2 euro dolaba atmak gerekiyormuş ancak bende hiç bozukluk olmadığından vestiyerden rica ettim, bana atabileceğim sarı bir coin verdi. Su elinizde gezmenize de izin vermiyorlar, boş olsa bile (daha doğrusu son odaya kadar kimse bir şey dememişti, son odada atmamı rica ettiler); o yüzden çantanızda bırakmanızı öneririm. Bu arada tam ortada, en güzel noktada konumlanmış olan kafesi de oldukça hoş duruyordu.

Viyana Sanat Tarihi Müzesi’nin hemen karşısında Doğal Tarih Müzesi (Naturhistorisches Museum Wien) yer alıyor, ben ziyaret etmedim ama meraklıları için belirtmek isterim.

Belvedere Müzesi

Eveeet gelelim meşhur eser ” The Kiss”in bulunduğu Yukarı Belvedere Müzesi’ne…Aslında bu müzeyi sadece bu tabloyla anmak müzeye çok büyük haksızlık olur. Keza burada gördüğüm eserlerin çoğuna bayıldım, hatta The Kiss bazılarının yanında sönük kaldı. Bu arada “The Kiss” Mona Lisa gibi küçücük bir eser değil, yani fotoğrafını önü kalabalık olsa da çekebiliyorsunuz. Gitmeden önce PiriGuide’dan esere dair bilgileri de dinlemenizi öneririm. Klimmt’in diğer eserlerini de burada görmeniz mümkün, beni bazı eserleri “The Kiss” ten daha fazla etkiledi. Bu arada birkaç eserin yanında küçücük bir fotoğraf çekmeyin görseli bulunuyor, o eserleri çekerseniz güvenlik azarlar modu yanınıza gelebiliyor, ben yaşamadım ama tanık oldum:) O yüzden fark etmeme ihtimalinize karşı şimdiden uyarmak istedim.

Belvedere için biletimi online olarak aldım, online’da daha uygun fiyat olduğunu websitesi söylüyor. 1 saat erken gitmem pek iyi olmadı, rüzgarlı havaya denk geldiğim için bahçesi de çok rüzgar aldığından fazla vakit geçiremedim. Karşısındaki parka geçerek biraz orada oturdum. 15 dakika öncesinde de müzeye geçtim, girişi QR kodla yaptım.

Belvedere benim kaldığım yere biraz uzak kaldığından 24 saatlik biletimi aldığım gün buraya geldim. Tramvayla kolayca ulaştım. Siz de kaldığınız yere göre mutlaka uzak olan noktaları 24 saatlik bilet aldığınız güne göre ayarlayın, eğer her gün almayacaksanız.

MuseumQuarter

MuseumQuarter adından da anlaşılacağı üzere birkaç müzenin bir araya toplandığı bir alan. Sanat Tarihi Müzesi’nin biraz aşağısında yer alıyor. Bu alanda Leopold Müzesi, Mumok, Kunsthalle Wien, tiyatro/dans merkezleri var. Buradaki müzelere toplu ziyaret yapmak isterseniz FAB 5 biletinde hepsi var. Bahçede ayrıca kafeler de mevcut, müzelere gitmeseniz bile burada vakit geçirebilirsiniz. Müze fiyatlarından dolayı seçim yapmak durumunda hissettiğimden buradaki sergileri ben es geçtim.

Palais Daun-Kinsky

Bu saray hem ücretsiz gezilmesi hem de ihtişamıyla gerçekten çok hoş. İlk girişte ne tarafa gideceğim oluyorsunuz, çünkü turistik ziyaret için planlanmış bir yer değil aslında. Kapılardan soldan girin ve üst katlara çıkmaktan çekinmeyin, kendinizi gerçekten bir sarayda hissedeceksiniz. Hem duvar ve tavanlardaki motifler, hem de her başınızı çevirdiğinizde adeta müzeden fırlamış heykeller göz alıcı. Zaten burayı ücretsiz gezince Viyana Sanat Müzesi içi bile normal geldi, yani Viyana için normal en azından. Adeta her yer saray:)

Justizpalast (Adalet Sarayı)

Eveeet size yine harika bir mimari ve yine ücretsiz bir mimari şölen; Adalet Sarayı. Öncelikle burası turistik bir nokta değil, insanlar burada çalıştığından güvenlik önlemleri biraz fazla gözükebilir ama kolayca geçiyorsunuz. İlk 2 kat gezilebiliyor, üst katta da kafesi var ama kafe öyle düşünüldüğü gibi saray havasında değil, manzarası da çok çekmedi; o yüzden ben oturmadım.

Schönbrunn Sarayı

Schönbrunn’a Viyana’yı ilk ziyaretimizde gitmiştik, yani 2010 yılında. Bahçesinin güzelliğini, sarayın dıştan görüntüsünü hatırlıyorum ancak ilginç şekilde içini unutmuşum. Birlikte gezdiğim iki arkadaşım da içine girdik demese inanmazdım:) Acaba içi çok da güzel mi değildi de hatırlamıyorum desem de şimdi fotoğraflarına bakınca yine çok güzel bir saray. Bahçesini gezmek ücretsiz, görmenizi de tavsiye ederim; sarayı dışından fotoğraflaması da hoş ancak içine giriş ücretli.

Sisi Müzesi – Hofburg

Sisi Müzesi’ne gitmeseniz de benim gibi meydana gidip sarayı fotoğraflamanızı öneririm, gerçi bu dönemde yol yapım çalışması olduğundan fotoğraflamak da çok kolay olmuyor. Müzenin içinde İmparatoriçe Elisabeth’in kıyafet, çanta gibi objeleri yer alıyor; hem resmi hem de günlük hayatını yansıtan. Ayrıca gümüş ve porselen koleksiyonları da varmış. Müzeler daha uygun fiyatlı olsa kesinlikle gitmek isterdim, dönemsel kıyafetleri görmeyi seviyorum; bir dahakine umarım.

Freud Müzesi

Freud Müzesi 2010 yılında çıtır bir psikoloji öğrencisi olarak geldiğim Viyana’da mutlaka yapmak istediklerim arasındaydı. Arkadaşlarımın konuyla alakası olmadığı halde (biri biyolog, diğeri endüstri mühendisi) tuttum kollarından müzeye getirdim. Giriş ücreti de uygun olunca neyseki şikayet etmediler. Müzeden çıktıktan sonra yani biz ne gördük şimdi, şart mıydı gibi durumlar oluyor tabi:) Psikolog olarak da bence şart değildi. Yani Freud’a özel bir ilginiz varsa buyrun tabi ama yoksa tavsiye etmem.

Viyana’da Opera Deneyimi

Viyana’ya gidip opera ya da klasik müzik gibi bir etkinliğe katılmadan olmazdı. Wiener Staatsoper (Viyana Devlet Operası) ve Musikverein’de klasik müzik arasında kaldım ancak Musikverein daha turistik bir aktiviteye döndüğünden ve Musikverein websitesinde problem yaşadığımdan operayı tercih ettim. Opera biletimi gitmeden önce internetten aldım. Bilet alırken özellikle uygun fiyatlı biletlerde dikkat etmeniz gereken nokta sadece ses olanlar var ki bu sıradan aldığınızda izleyemiyorsunuz; bir de kısıtlı görüş biletleri var. Ben tam görüş sağlayan en uygun fiyatlıdan aldım, en üst katta ve arkalarda olmama rağmen gayet rahat izledim. Gönül isterdi ki sahneye yakın olayım ve mimiklerini daha rahat göreyim ama bu şekilde de keyifliydi. Bir de bileti alınca bastırmanız gerektiği yazıyor, o yüzden ülkeden ayrılmadan almak daha iyi ama telefondan gösterip geçenler de oldu sanki. Biletlere kendi sitesinden ulaşabilirsiniz.

Oyunu seçerken komedi olmasına dikkat ettim, çünkü 3 saatlik bir performansta sıkılıp çıkmak istemedim. Konusunu okuyup Falstaff oyununa bilet aldım, hem sahne dizaynını hem de sanatçıların renkli kıyafetlerini çok hoş buldum. Ayrıca her koltuk önünde Ipad gibi ekranlar var dil seçimi yapıp altyazıları takip edebiliyorsunuz. Merak etmeyin operada 30 saniyede söylenecek şey uzatarak 1 dakikada söylendiğinden performansı kaçırma gibi bir durum olmuyor:)

Opera dışında fotoğraflardan da anlayacağınız üzere sadece binayı görmek bile çok keyifli, biraz erken gidip hem hayranlıkla binayı gezin, fotoğraf çektirin hem de belki bir içki yudumlamak istersiniz benim gibi. İçkiler için farklı salonlar mevcut, tek bir yerde satılmıyor. Ben küçük çantayla gittiğim için belki bir çanta araması olmadı, vestiyerler vardı ama kullanmadım da. Üst katta araya çıktığınızda teras var, mutlaka terasa da çıkın derim. Bence keyifli bir deneyim, tavsiye edilir. Gelenler de genellikle özenli gelmişti, ama şort-tişört modu gelen de görmedim değil. Bu arada opera binasında bale gösterimleri de oluyor, zamanınız uyarsa onu da düşünebilirsiniz.

Viyana’da Klasik Müzik Konserleri

Klasik müzik konserlerinde en çok turistler tarafından tercih edilen Musikverein. Ben de aslında ilk buradan bilet almaya çalıştım ancak internet sitesinde işlem bir şekilde gerçekleştirilemedi, bunu bir işaret olarak görüp zaten çok arada kaldığım operayı tercih ettim. Musikverein için beni en çok çeken konserin kendisinden çok binanın iç güzelliğiydi. Sadece bina gezmek için de gün içinde rehberli tur düzenliyorlar ama ben programımı denk getiremedim, sonra da unuttum:)

Klasik müzik konserleri için Spottedbylocals‘daki Viyana önerileri sayesinde keşfettiğim, öğrenciler tarafından verilen ücretsiz klasik müzik konserlerinden birine gittim. Konserler farklı enstrümanlarla, orkestra modu ve farklı lokasyonlarda oluyor. Benim tercih ettiğim viyolonsel konseriydi, siz de sevdiğiniz enstrüman ya da orkestraları tercih edebilirsiniz.

Kendi adım farklı öğrencileri dinlemek, tarzlarını görmek, heyecanlarına ortak olmak ve daha küçük bir seyirci kitlesiyle bunu yapmak gerçekten güzel oldu. Onları yetiştiren hocaları da kısa bir konuşma yaptı ama Almanca olduğundan sadece 3-5 kelime anladım maalesef.

Kısa sürer sanarak ilgili saati seçmiştim ama 2 saat süreceğini fark edince ara verdiklerinde çıkmak durumunda kaldım. Bence vaktiniz varsa mutlaka bu tarz bir deneyime de ortak olun. Müzik ve Performans Sanatları Üniversitesi’nin sayfasından ücretsiz konserlere ulaşabilirsiniz.

Viyana’da Görülecek Yapılar

Diğer başlıklarda belirttiğim yerlere ek olarak görülebilecek diğer yapıları da burada toplamak istedim. Ferstel Pasajı o kadar güzeldi ki, sadece geçiş için kullanmak haksızlık olur. Neden daha fazla böyle güzel pasajlar yok bizde de mesela? Buranın videolarını instagramda çekip taslak olarak kaydetmiştim, hepsi ama hepsi uçmuş gitmiş; çok üzüldüm. Yeniden gitmek farz oldu diyelim:)

Majolikahaus of Otto Wagner üstünde çiçek desenleri olan ünlü bir bina. Hemen yanındaki 38 numara da görülecekler arasında. Evet hoşlar ama Prag’daki binaları gördükten ya da Viyana’daki sarayları kesinlikle görülmesi gerekenlerden değil bence. Fotoğraflarına bakıp siz karar verin yine de.

Kunst Haus Wien aslında bir müze ama içini gezmediğim için müze kısmında yazmak istemedim, dışarıdan farklı bir bina ama güzelliği konusunda şüpheliyim; özellikle o neon tabelalar neden konuldu, burayı bir Türk mü işletiyor hayırdır dememe sebep oldu. Önümden geçen bir İngiliz turist de ne çirkin bir bina diye yanındakine söylüyordu:) Müze olduğundan içine de para verip girilebiliyor, ben gezmedim.

Bina konusunda kararsızım ama önünde kafesinin bulunduğu bir bahçesi ve bahçede de deneyimlebileceğiniz bazı eserler var. Örneğin tek kişilik bir küp gibi bir şeye giriyorsunuz ve kendinizi ormanda hissediyorsunuz birkaç saniyeliğine… Bahçesini gezmenizi öneririm.

Hundertwasser Evi önünde en çok fotoğrafların çekildiği yerlerden biri. Bu rengarenk olan değişik mimarideki ev. Yani kıyaslama yapmak gibi olmasın ama Gaudi’nin evlerini gördükten sonra gerçekten bu kadar ünlü olması normal mi dedirtmiyor değil? Evet Viyana sınırları içinde mantıklı belki ama sınırları dışına çıkınca çok da anlam ifade etmiyor. Tabi yine de görmeyin demem, vaktiniz varsa gidin görün.

Rathaus (Belediye Binası) da dışarıdan oldukça heybetli, içine girmedim ama dışarıdan geçerken dikkatinizi çekecektir.

Viyana’da Görülecek Kiliseler

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi artık fazlasıyla kilise gördüğümden etkileyici kilise içleri bile beni wow duygusuna götürmüyor ama kiliseleri seviyorum. Özellikle yazın kiliselere giriş serinliği de getiriyor ve kiliselerin yüksek tavanları ve aydınlatmaları bana ruhani bir ortamda hissettiriyor. Kiliselerin içleri açısından görülebilecek St. Peter’s Church, Annakirche, Jesuitchurch, Schottenkirche gibi kiliseler var. Sisi Müzesi karşısındaki St. Michael’s Church’de ise yıpranmışlığından da anlayabileceğiniz çok eski görseller bulunuyor. Ayrıca ben gittiğimde bir dini inanç mezhebine “Salvatorians” yönelik bir sergi de vardı. Bir de tesadüfen rastladığım ve hem dış hem içini beğendiğim Kutsal Teslis Ortodoks Kilisesi (Griechenkirche) ‘yi ziyaret edebilirsiniz, dışı da fotoğrafta görüldüğü üzere diğer kiliselerden biraz farklı.

Bazı kiliselerse ücretli, ben kiliseye para vererek gezilmesine karşıyı daha önceki yazılarımı okuduysanız, o yüzden içlerine girmedim. Yine de dışardan görebileceğiniz Karlskirche var mesela. Aziz Stephan Katedrali içine ücretsiz girilebiliyor ama ben girmedim, çok merkezi bir noktada birkaç kez geçeceksiniz önünden. Votiv Kilisesi de dışarıdan oldukça heybetliydi, Freud Parkı tarafına giderseniz görürsünüz. İçine girmek ücretsiz. Hiçbiri şart değil ama bunu da belirteyim; görmezseniz çok bir kayıp olmaz bence:)

Viyana’da Gezilecek Meydanlar

Freyung, Am Hof, Judenplatz, Stephanplatz, Passeurplatz, Hohermarkt birbirine yakın yerler ve meydan severler için gezmesi keyifli. Judenplatz’da Yahudiler adına bir anıt ve müze bulunuyor.

Stephanplatz zaten merkeziliği nedeniyle mutlaka geçeceğiniz St. Stephan’s Kilisesi’nin de yer aldığı meydan. Passeurplatz da merdivenlerin tepesine Maria am Gestade Katolik Kilisesi ile çok hoş bir görüntü veren meydanlardan.

Am Hof daha büyükçe, burada Mozart’ın 6 yaşındayken konser verdiği Collalto Sarayı da yer alıyor ama halka açık değil. Freyung ve Am hof’da yılbaşında pazarları da oluyormuş, eğer o dönemde giderseniz aklınızda olsun. Hohermarkt’ta da motiflerle işlenmiş, her saat başı hareket eden aşağıda görselini bıraktığım Ankeruhr bulunuyor. Yeme-içme rehberimde yemek-kafe için seçeneklerin olduğu 2 meydandan daha bahsedeceğim.

Viyana’da Parklar

Viyana park açısından oldukça zengin. Şehrin içerisinde bu kaçış noktaları da özellikle sıcak havalarda bir vaha niteliğinde. Volksgarten hem düzenliliği hem de Hofburg’u karşısına alan manzarasıyla adı halk parkı olsa da kraliyet parkına daha çok benziyor. Burada çok büyük ağaçlar olmadığından gölgesinde dinlenmekten ziyade fotoğraf çekmek için güzel bir park. Volksgarten’ın hemen bir diğer karşısında da yine ihtişimalı binasıyla Viyana Parlementosu yer alıyor.

Stadtpark ise işte tam bu noktada devreye giriyor. Hem çok büyük hem de oturmak için çok keyifli. Akşamları da kalabalık oluyor. İçinden bir de kanal geçiyor. En güzel tarafı şehrin merkezinde yer alması.

Karlskirche’nin hemen önünde bulunan Karlsplatz da oldukça hereketli, içinde büfe tarzı yerler de var. Hem bir şeyler içmek hem de insanları izlemek için keyifli.

Belvedere’nin karşısında da Schweizergarten bulunuyor, ben erken gittiğim için bu parkın sadece giriş kısmında oturdum. Çok huzurlu, kalabalık olmayan, ortasında ufak bir göletin ve anıtların da bulunduğu bir park. Ben sadece ufak bir kısmını gezdim gerçi. Parkın içinde modern sanat müzesi olan Belvedere 21 de yer alıyor.

En büyük parklarından biri ise Prater Parkı. içinde lunapark ve restoranlar da yer alıyor. Pazar sabahı yürüyüşe gittiğimde oldukça kalabalıktı, herkes koşmaya, bisiklete gelmişti, bazıları da restorana brunch’a. Burası düzenli bir parktan ziyade daha doğallığını koruyanlardan. Burada bir de Viyana’da yaşadığını düşündüğüm çok Türk ile karşılaştım.

Freud Parkı da Freud ile ilgili bir anıta ev sahipliği yapıyor ve Votiv Kilisesi’nin güzel manzarasında soluklanmak için iyi bir seçenek. Piknik modu çimlere yayılanlar da vardı.

Son olarak benim gitmediğim bir adacık olan Donauinsel var, bu şehir merkezinden biraz uzakta. Benim gittiğim tarihte elektronik müzik festivali vardı ve ücretsizdi ama 2.5 milyon ziyaretçi çektiğini öğrenince tek başıma gitmeye çekindim. Yoksa adacığa dair yorumlar da güzeldi, günbatımında manzara izlemek, yürüyüş, bisiklet için keyifli diye.

Bunlar dışında şehir merkezinde daha ufak, sokak aralarında da dinlenmek için parklara rastlamak mümkün. Yaşlıları ve çocuklu aileler parkların keyfini çıkarıyorlar.

Viyana’da Alışveriş

Viyana’da Hollanda’da yaptığım gibi küçük güzel dükkanlar bulup alışverişe dalma durumunu yapmadım, zira yapılacak aktivite çok olunca bazı şeyler arasında seçim yapmam gerekti. Yine de sizlerle alışveriş için gördüğüm genel noktaları paylaşmak istedim. Graben ve Kartner Street bildiğimiz markaların mağazalarının bulunduğu oldukça kalabalık ünlü caddeleri. Ayrıca Mariahilfer Street üzerinde de yine mağazalar bulunuyor. Naschmarkt yiyeceklerinin satıldığı pazar. Naschmarkt’ın hemen karşısında Hannibals çok çeşitli ürünlerin bulunduğu hoş bir mağazaydı, ayrıca çok sevdiğim çikolatalardan vardı ama Pazar günü kapalı olduklarından alamadım. Benim kafesi için gittiğim Phil de kitap almak isteyenler için iyi bir adres olabilir.