- Kars’a Ulaşım
- Kars’ta Gezilecek Yerler
- Kars’ta Konaklama, Alışveriş ve Yeme-İçme
Kış döneminde Doğu Ekspresi ile gitmeye uğraştığımız ancak istediğimiz zamanlarda yataklı kompartımanda bir türlü yer bulamadığımızdan gidemediğimiz Kars’ı Karadeniz turu kapsamında ziyaret ettik. “Kars ne zamandır Karadeniz’de?” dediğinizi duyar gibiyim. Ets’nin Premium Karadeniz Turu’ndaki programda Tiflis de yer aldığından ve Kars, Türkgözü sınır kapısına yakın olduğundan Kars’a da bir gün ayrılmıştı. Karadeniz turumuzun diğer noktaları için “Doğu Karadeniz Turu” yazıma göz atabilirsiniz.
Turla gidilince zaman kısıtından maalesef görülecek yerler de kısıtlı oluyor. Neyse ki “İnternetsiz Çalışan Seyahat Uygulamaları” yazımda bahsettiğim Piri uygulamasında Kars da yer alıyordu, böylece gittiğimiz yerleri hem rehberimizden hem de Türkolog Ali Canip Olgunlu’dan dinlemiş olduk. Ayrıca programımızda yer almayan noktaları da uygulamayla ziyaret ettik. Piri’den daha çok bilgi edindiğimi söyleyebilirim, elbette bunda tur rehberimizin uzmanlık alanının hangi bölge olduğunun da etkisi olabilir.
Kars’ı ayrı yazmaya karar verdim; Karadeniz Turu içine sıkıştırırsam hem bulunması zorlaşacak hem de daha kısa yazmak zorunda kalacaktım. Yazımda hem rehberimiz hem Piri hem de kendi deneyim ve araştırmalarımdan derlediklerimi aktarıyor olacağım.
Kars’a Ulaşım
Kars’a TCDD’nin Doğu Ekspresi ile ulaşmak isterseniz önce Ankara’ya gitmeniz gerek (TCDD’nin sitesinde yer alan yeni bir bilgiye göre Temmuz-Aralık ayları arasında ray çalışmaları nedeniyle tren Irmak’tan kalkıyormuş, Irmak’a ulaşım ise Ankara’dan otobüsle sağlanıyormuş). Her gün saat 18:00’da tren seferi mevcut, yolculuk yaklaşık 25 saat sürüyor, yani 18:00’da bindiğinizde ertesi gün 19:00 gibi Kars’ta oluyorsunuz. Trende kompartımanlı, pulman, örtülü kuşet, yataklı ve yemekli vagonlar bulunmakta, benim tavsiyem uzun tren yolculukları için yataklı vagonla gidilmesi. Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum gibi illere ve bunun yanı sıra birçok ilçeye de uğruyor (hatta Erzurum’dan geçerken önceden sipariş verip gara cağ kebabı isteyen de yok değil; bakınız: Biz Evde Yokuz’un Youtube videosu).
Elbette doğrudan uçuşla İstanbul’dan veya Ankara’dan uçakla da gidebilirsiniz ya da bizim yaptığımız gibi bazı turların Karadeniz programlarına katılıp Kars’ı ziyaret edebilirsiniz.
Kars’ta Gezilecek Yerler
12 Havariler Kilisesi (Kümbet Cami): Parantez içindeki isimden de anlaşılacağı üzere günümüzde cami olarak kullanılan bir kilise 12 Havariler Kilisesi. Kale’nin eteklerinde bulunan kilise 932-937 yılları arasında Ermeni Bagrat Krallığı tarafından yapılmış. Bu dönemde aralarında rekabet olan diğer Ermeni aile de Van’daki Altınsaç Kilisesini yaptırmış. Kilisenin kubbesi yonca şeklinde ve dış cephesinde 12 havari kabartması yer alıyor. Daha sonra Selçuklu İşgali ile de Kümbet Cami olarak kullanılmaya başlanıyor. Kars Ruslar tarafından işgal edilince tekrar kilise olarak kullanılmaya başlanmış ve iki kapı daha eklenmiş ancak bu kapılar öyle uyumlu yapılmış ki yeni eklenen bir şeyler olduğu fark edilmiyor. Son olarak da 1918 yılında tekrar Türklerin hakimiyetine geçince cami olarak kullanılmaya başlanmış. İçini gezmedik ama dış görünüş açısından en beğendiğim yapılardan biri oldu.
Ebul Hasan Harakani Türbesi: Hasan Harakani çağının en büyük Sufi erenlerinden. 3 asır sonra müritlerinden birinin yazdığı “Nurul Ulum” adlı eserin orijinali British Museum kataloğunda yer alıyormuş, son bölümü de Harakani’nin yaşamını anlatmaktaymış. Türbenin içine ben girmedim ancak fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla güzel bir türbe. Beni Harakani hakkında en çok etkileyen ise vasiyetinde kimseye mezhebini sormayın, ekmek ve yatak verin diye belirterek Allah’ın ruh verdiğine mezhebinin sorulmaması gerektiğinden bahsetmesi oldu. Burası da Kale’nin eteklerinde yer alıyor.
Kars Kalesi: Tur kapsamında kaleye çıkmadık, kale hakkında bilgi de verilmedi. Aynı şekilde Piri’de de kaleye çıkılmasının çok da anlamlı olmadığı söyleniyordu, biz de oldukça yüksek olan bu kaleye aşağıdan bakmayı tercih ettik. Kale Saltuklular tarafından yapılmış fakat daha sonra Timur tarafından yıkılmış ve III. Murat tarafından tekrar yapılmış. Birkaç kez de onarımdan geçmiş. Kale içerisinde Celal Baba Türbesi, Yeniçeri Koğuşları, Tarlalar, Cephanelik ve bir adet Mescit varmış. Kale’nin akşam ışıklandırılmış görünüşü de oldukça güzel (Hatta kaleye akşam karanlıkta çıkanlar da vardı ama bu uzun yolu akşam akşam tırmanmak cesaret istiyor bence:)).
Namık Kemal Evi: Namık Kemal’in dedesi Karslı ve dedesini ziyaret ettiğinde bu konakta kalmış. Konak’ın dış görünüm açısından pek bir özelliği yok, içindeki eski Kars fotoğraflarına göz atılabilir (eski Kars fotoğrafları Kars Müzesi’nde de yer almakta). Ev, Kale’nin eteklerinde ve giriş ücretsiz.
Kars Müzesi: Bahçesinde mezar taşlarının bulunduğu bir müze. Mezar taşlarında at olması çok tanrılı dinlerde tanrılara haber gönderenin, ruhu taşıyanın at olmasından kaynaklanıyormuş. Haber getiren de en yükseğe uçtuğundan kazmış, hatta din adamları kazın ayağının şekline göre haberi yorumlarmış. İki din adamı arasında farklı fikirler ortaya çıkması da “Kazın ayağı öyle değil” deyişini çıkarmış. Bu da ek bir bilgi olsun, Piri’de daha detaylı ve güzel bir anlatımla dinleyebilirsiniz:) Koçlar erkek, koyunlar kadın mezarıymış. Müzenin içinde de birçok arkeolojik eser, eski dönemlerden mücevherler, kemerler, dokuma halılar, kaftanlar bulunmakta. Girişi ücretsiz.
Atatürk Çocuk Kütüphanesi: Kars ilk çocuk kütüphanelerinin kurulduğu illerden biri olma özelliği de taşıyor. Bu yapı da 1952 yılında kütüphane olarak kullanılmaya başlanmış ve hala çocuk kütüphanesi olarak kullanılıyor.
Rus Dönemi Kız Mektebi: Burası oldukça eski bir yapı, Ruslar zamanında kız mektebi olarak kullanılmış. Köşedeki balkonunda Atatürk’ün konuşma yapmış olması en önemli özelliği. Bu mektebin bulunduğu sokakta bu tarz Rus döneminde kalma yapılar oldukça fazla.
Puşkin (Mazlumağa) Hamamı: Rus şair-yazar Puşkin’in 1829 yılında Kars’ta yıkandığı hamam olduğundan Puşkin Hamamı da deniyor. Puşkin Kars’a geldiğinde buradan çok etkilendiğini eşine yazdığı mektuplarda da belirtmiş. Hamam Kale’nin eteklerindeki Taş Köprü’nün sol kenarında yer alıyor.
Çıldır Gölü: Van Gölü’nden sonra Doğu Anadolu’nun en büyük gölü. Gerçekten de kenarında durup izlediğinizde uçsuz bucaksız geliyor, yol boyunca da uzayıp gidiyor. Çevresinde pek bir yapılaşma da görmedik. Yaz döneminde gitmenin pek bir anlamı yok sanıyorum, kışları ise buz tutan göl üstünde atlı kızaklarla kayılabiliyor. Burayı da Kars’ı da bir de kış döneminde görmek lazım.
Ani Harabeleri: BBC Ani Harabeleri için “terk edilmiş hayaletler şehri” gibi bir ifade kullanmış. Yüzlerce yıldır farklı kültürleri ve dinleri barındırmış olan Ani Harabeleri şimdilerde gerçekten de terk edilmiş bir yer. Böyle bir yerin turistik açıdan reklamının yeteri kadar yapılamaması da oldukça acı. Üstelik 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmesi de bu durumu pek etkilememiş sanıyorum.
Ani’ye giriş Aslanlı Kapı’dan. İpek Yolu üzerinde bulunduğundan çok fazla saldırı altında bir yermiş ve Ani’ye 3 ayrı dönemde 3 ayrı sur yapılmış. Surlarda da 7 kapı bulunmakta ancak en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılarmış. Elbette surlardan kalanları görebiliyoruz günümüzde.
Ani içindeki kalıntılardan biri Ateş Tapınağı. Zerdüştlerin tapındığı bu yerin ortasında sürekli ateş yanarmış.
Türkler’in Anadolu’da yaptığı ilk cami de Ani’de. Manucah (Ebul Manucehr) Cami’nin içinden İpek Yolu Köprüsü ve Genç Kızlar Kilisesi fotoğraflanabilir. Minaresinde 99 basamak bulunmakta, Allah’ın 99 ismi olmasından dolayı.
Bu kalıntılar dışında birçok kilise/katedral mevcut. Büyük Katedral ya da Meryem Ana Katedrali de denilen katedral, Ayasofya Kilisesi’ni onaran Mimar Tiriat tarafından yapılmış. Ayrıca Gotik mimarinin ilk örneklerinin görüldüğü kilise.
Aziz Tigran Kilisesi de bir diğer kilise. Kilise içinde hem Ermeni tarihini hem de Hristiyanlık tarihini anlatan birçok fresk mevcut ancak oldukça zarar görmüşler. Dış görünümünü, Ani fotoğraflarında en çok gördüğünüz kilise de bu.
Ani’nin karşısı ise Ermenistan, ancak boş araziler olduğundan Ermenistan’a dair bir şeyler görmek mümkün olmuyor.
Müze kart geçerli, müze kartınız yoksa giriş 8 TL. Kars merkezden günde iki sefer otobüs kalkıyormuş.
Bu yerler dışında Piri’de yer alan ancak bizim zaman kısıtımız dolayısıyla gezemediğimiz yerler; Süvari Koğuşları, Av Köşkü, Rus Dönemi Fabrika ve Köprüler, Caferi Cami ve Aleksandr Nevski Katedrali (Fethiye Cami).
Kars’ın sokaklarını da gezmek özellikle eski yapıları görmek açısından güzel bir deneyim. Örneğin; bu sokaklardan birinde Orhan Pamuk’un kaldığı ve “Kar” romanını yazdığı Ferah Otel’i görebilirsiniz.
Kars’ta Konaklama, Alışveriş ve Yeme-İçme
Katerina Sarayı: Konaklamamız Katerina Sarayı’ndaydı. Eski bir yapı olması açısından dış görünümü ve iç dekorasyonu ile güzel gözüken bu otel maalesef işletmesi açısından oldukça başarısızdı. Odalarda rutubet kokusu oldukça yoğundu ve hijyen açısından da memnun kalmadık. Konum olarak Kale’nin arkasında ancak akşam saatlerinde yürüyüş için çok elverişli değil. Hatta yerli halktan birisi karşınıza köpek çıkabilir, yanınıza sopa alın diye uyardı, bir diğer amca da çıksa da bir şey olmaz deyince hızlıca geçtik ıssız olan yerleri.
Büyük Zavotlar: Kars’ta peynir tatmak ve satın alıp eve kargolatmak için uygun bir yer. Misafirlerden bir aile daha önce burayı denediğinden biz de onlarla birlikte Büyük Zavotlar’a gittik, birçok peynir tattık. En iyisi 2 yıllık eski kaşardı ki bunu eski kaşar sevmeyen biri olarak söylüyorum. Peynirin kilosu ise 25 TL, internetten de sipariş verebiliyorsunuz. Damak zevkinize göre tercihleriniz değişecektir elbette. Büyük Zavotlar’ın yanı sıra Tarihi Zavotlar da var, ikisi farklılar mı bilemiyorum.
Beyti Kebap & Taş Fırın: Otelin set menüsü beğenmeyince merkezde karşımıza çıkan Beyti Kebap’ta lahmacun yedik. Lahmacunların tadı başarılıydı. 2 Lahmacun 2 ayran 8 TL.
Kılıçoğlu Kafe: Rus Kız Mektebi yakınında bulunan Kılıçoğlu Ruslardan kalma tarihi yapılardan birine açılmış, şık bir kafe. İç kısımdaki arka mekan ise fazla gürültülüydü. Fiyatlar İstanbul tadında. İlk defa Osmanlı kahvesi denedim, kahve sütte kavruluyormuş. Oldukça hafif içimli bir tattı.
Kazevi: Kale’ye çok yakın olan Kazevi turla birlikte gittiğimiz bir restorandı. Burada ilk defa kaz eti yedim. Kaz eti biraz pahalıca, pilav üstüne göğüs eti bir nebze daha uygun. Tavsiye üzerine biraz daha pahalıca olan but kısmını tercih ettik, garson iki kişi paylaşınca yeterli olur diye belirtmişti ancak pek de yeterli olmadı:) Göğüs eti tercih edenler de memnun kalmış, bence onu tercih edin:) Göğüs eti 35 TL, but eti 65 TL. Restoranda başka ızgaralar da mevcut. Bir de un helvası tattık, sıcak servis ediliyor, tadı da fena değildi.