Gölyazı: Bir Tutam Hayal Kırıklığı

Gölyazı

Gölyazı Bursa’nın en popüler destinasyonlarından, her Bursa turunda adı geçiyor mutlaka. Benim de Bursa sınırları içinde gitmediğim tek popüler yerdi, hatta Bursalı arkadaşlarım bir dahaki gelişinde Gölyazı’ya gideriz diyordu. İzmir dönüşünde uğrasak mı lafı geçince hiç tereddüt etmemiştim.

Aslında her şey Gölyazı’nın yoluna saptığımızda başladı, yolları kötüydü; insan bir asfalt dökmez mi bu kadar popüler bir yere dedik. Belki de çok gelen olmasın diye böyle yapmışlardır diye bile düşündük:)

Gölyazı’ya arabayla ulaşabileceğiniz gibi Bursa’dan Küçük Sanayi istasyonu bitişiğindeki otobüs duraklarından 5G numaralı otobüse binerek de gidebilirsiniz.

Gölyazı Kuşlar

Daha yolun başında Gölyazı’ya hafta sonu arabayla girmek yasaktır yazıları başlıyor, hatta çok yakında da otoparklar ama bakıyorsunuz daha merkeze çok var. Keza gerçekten de öyle, anladığım kadarıyla ya hafta sonları aşırı dolu oluyor ya da tam bir kazıklama hikayesi mevcut. Biz Eylül ortasında gittiğimizden durum böyle olmadı elbette, hafta sonu olmasına rağmen en merkezi noktasına kadar girdik, çay bahçelerinin olduğu nokta.

Merkezine gelene kadar arabayla geçerken seyir tepesi olarak geçen Zambak Tepe ve antik tiyatro ayrımlarını gördük ve bir de kilisenin önünden geçtik. Sonrasında merkezle aradaki mesafeyi görünce keşke buralara bakıp merkeze geçseymişiz dedik. Kilise yürüme mesafesinde ama göl etrafında turlayıp yorulduktan sonra bir de genel yol yorgunluğumuzun üstüne zor gelmedi değil yürümek. Yokuş çıkılacak gibi gözüken ve yakınlığını kestiremediğimiz tiyatro ve Zambak Tepe’ye gitmeme kararımız da bundandı. Zambak Tepe‘den göl ve ada manzarası izlemek mümkünmüş. Antik tiyatro da tepenin yamacında ama izleyici bölümü tamamen yok edilmiş.

aziz panteleimon kilisesi

Zambak Tepe ve tiyatroya gitmememizin bir sebebi de kilisede ve diğer yerlerinde yaşadığımız hayal kırıklığının da etkisi var elbette. Aziz Panteleimon Kilisesi Nilüfer Belediyesi tarafından restore edilerek Gölyazı Evi olarak kullanılıyormuş. Dıştan güzel gözüken kilise içinde oldukça sade bir yapıya sahip, uzun zamandır gördüğüm en sade kilise içi diyebilirim hatta. O kadar yolu yürümemize değmedi yani.

Gölyazı sandal

Merkezde köprünün üzerinden geçerek göl kenarında ilerlemeden önce Turist Danışma noktasından Gölyazı’nın haritasını ve gezilecek yerlerini anlatan broşürü alabilirsiniz. Ben tekne turu sorduğumda Belediye’nin turları olan Gölkuşu’nu önerdi elbette. Biz yola devam edeceğimizden hem vakit kaybetmemek adına hem de saat 15:00’dan sonra nilüferleri göremeyeceğimizi okuduğumdan sandal turunu gerçekleştirmedik, ben de Gölyazı’ya bir şans daha vermek adına başka sefere bıraktım:) Tekne ya da sandallarla yapabileceğiniz bu turda etrafta yer alan birçok adacığı, adacıkların üzerindeki kalıntıları ve de nilüfer çiçeklerini görmeniz mümkünmüş.

Köprüden geçince yol ayrımında Sübyan Mektebi tabelası görüyorsunuz, yalnızca bir kere, sonrası sorarak ve el yordamıyla bulma. Buradan da anlayacağınız üzere harita çok açıklayıcı değil maalesef. Ara sokaklara girdikçe yıkık dökük evler ve kötü durumdaki yollarla karşılaşıyoruz. Sübyan Mektebi’ne gittiğimizde ise yine hiçbir şey görmemenin hayal kırıklığını yaşadık maalesef.

Gölyazı Sokakları

Göl kenarında yürüyerek turladığımızda etraf çok temiz olmasa da renkli sandalların ve gölün oluşturduğu birkaç güzel fotoğraf çekmedik değil. Ara ara sur duvarlarıyla karşılaştık ancak oldukça yıkık dökük haldeler. Turun sonunda yine meydana varıyorsunuz, meydanda çay bahçeleri var, oturup soluklanmak en iyisi. Çay bahçesinin çevresinde 1-2 restore edilmiş ev, hamam ve renkli bir cami var. Ağlayan Çınar da hemen merkezde, zaten önündeki kalabalıktan anlarsınız o olduğunu, bu çınarın yaşı 700’ün üstündeymiş. Eğer bir şeyler yemek istiyorsanız bizim arabayla dönerken fark ettiğimiz gölün sol tarafına doğru gitmeniz gerekiyor. Burada göl manzaralı balıkçılar ve kafeler mevcut. Burada özellikle turna balığı meşhurmuş, diğer tatlı su balıklarını da bulabilirsiniz.

Gölyazı Meydan

Bence Gölyazı turizme erken kazandırılmaya çalışılmış, bu yüzden de turisti hayal kırıklığına uğratan bir yer. Eminim ki gölde tur atınca daha güzel geliyordur, bunun etkisini de bir dahaki gidişimden sonra yazacağım buraya. Yine de umut vadeden bir yer olduğunu düşünmüyor değilim, M.Ö. 5 yüzyıllara dayanan tarihiyle oldukça kıymetli ancak bir o kadar da korunamamış bir yer. Biraz restorasyon biraz yol çalışmalarıyla ya güzelleşir ya da berbat hale gelir restorasyonun ve düzenlemelerin içeriğine göre. Umarım birincisi gerçekleşir ve Gölyazı hakkında yakında çok daha güzel şeyler yazıyor oluruz:)