Barselona’ya 5 kez gittim ama hala bitirebilmiş değilim, bir 5 kez daha gidilebilir bence:) İşin esprisi bir yana ben şehrin kendisini ve mekanlarını keşfetmeyi sevdiğimden çoğu zaman tamamen turistik yer görme odaklı gezmeyi tercih etmiyorum. Bence Barselona’nın tadını çıkarmak için siz de sokaklarında kaybolacağınız en az 2 gün verin kendinize.
Sagrada Familia
Restorasyonu tamamlanamayan Gaudi’nin en tanınmış eserlerinden Sagrada Familia. Barselona’ya ilk gidişimde henüz gişelerden sıra bekleyerek bilet alınabiliyordu ama artık sıralar o kadar uzun ki internetten biletinizi almak en mantıklısı.
Sagrada Familia UNESCO listesinde ve tamamlanmamış olmasıyla ünlü. Gaudi maalesef tamamlayamadan vefat ediyor. Antoni Gaudí, yapıyı hayatının en büyük projesi olarak görüp tüm enerjisini bu esere adıyor ancak ölümünden önce, sadece bir kulesi ve doğu cephesinin bir kısmı tamamlanabiliyor. Şimdilerde beklenen bitişi ise 2026.
Kilisenin için gittiğim diğer kiliselerle kıyaslarsak en değişik kilise diyebilirim, zira doğadan esinlenen Gaudi adeta ağaç gövdelerini andıran sütunlar yaparak içeriyi ormana benzetiyor. Bu arada dışarıdaki tüm cephelerde de farklı dini hikayeler resmediliyor, bunları ikinci gidişimizde turla olduğumuzdan detaylı dinlemiştik ama aklında ne kaldı derseniz maalesef hiçbir şey sanırım:)
Park Güell
Parc Güell ise Gaudi’nin bir diğer en bilinen çalışmalarından biri. Buraya ikinci kez giderken mutluydum, çünkü doğanın içinde şehir merkezinden biraz uzakta yer alan bu yer eğer kalabalığa da denk gelmezseniz oldukça huzur verici. Biz sabah açılışına gidince tam da bu sakinliğin tadını çıkarabildik.
Tepeden Barselona manzarasını izleyebildiğiniz trencadís adı verilen renkli mozaiklerle bezeli bankın bir kopyası da Üsküdar Zeynep Kamil’de var, kardeş şehir meselesi falan varsa bilen anlatsın.
Park, Eusebi Güell tarafından yaptırıldığı için bu ismi almış, günümüz sitelerinin aslında ilk temelleri diye düşünebiliriz; ancak uzun uzun binalardan olanı değil, villa tarzı olanları düşünebilirsiniz. Güneşi ve deniz manzarasını kapamaması konusunda sıkı bir kısıtlama varmış, keşke günümüzde de böyle kısıtlamalar olsa…
Park Güell 1. Dünya Savaşı ve şehir merkezinden uzaklığı nedeniyle istediği ilgiyi toplayamamış ve 60 evlik proje suya düşmüş. Bugün bir site olarak kullanılsaydı turistik değeri olur muydu, olsa da Gaudi’nin diğer evleri kadar pahalı mı olurdu bilemiyorum.
Ben doğanın içinde, yeşilliklerin ve çiçeklerin kapladığı yürüyüş yollarının bulunduğu bu huzur veren halini seviyorum. Tabii sabahın erken ve akşamın geç saatleri hariç kalabalıktan pek huzur bulmak mümkün değil.
Barselona’nın sembollerinden biri olan , hemen her magnette bulunan ejderha da bu parkta. Hayır bu ejderhada bu kadar ilgi çekici ne var ben de bilemiyorum ama herkes başında fotoğraf çekilmek için can atıyor. Bence abartmaya gerek yok, Gaudi’nin o kadar güzel tasarımının yanında lafı bile olmaz.
Park Güell’e yürüyerek de gidip dönmüş biri olarak yorucu bir yol olduğunu söyleyebilirim ama merkezden metroya binip Lesseps’de inerseniz hızlıca varıyorsunuz. Özellikle kısıtlı vaktiniz varsa metroyu tercih edin derim. Fiyatı da internetten alırsanız daha uygun. Yine UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan noktalardan biri.
Gaudi’nin Evleri
Tabiki Gaudi’nin birden fazla evi var ancak ben en meşhurlarından bahsedeceğim. Casa Battlo en beğendiklerimden biri, hele akşam ışıklandırılınca öyle güzel oluyor ki. Binanın cephesi denizaltı dünyasını hatırlatan dalgalı formlar ve renklerle süslenmiş. Balkonu kemik benzeri korkuluklar ve ejderha sırtını andıran çatısıyla dikkat çekiyor. İçini gezenler de çok güzel olduğunu söylese de ziyaret zamanı yaklaştıkça artan fiyatlarıyla adeta küçük bir şok etkisi yarattığından bir başka ziyarete bıraktım yine.
Casa Mila ise özellikle karşıdan çektiğinizde oldukça güzel bir Barselona fotoğrafı veriyor. Çatı katında spiral merdivenler, renkli baca kapakları ve bir peri masalını andıran figürler bulunuyormuş ancak yine girmediğim yerlerden birisi. Bu evin altında mağazalar ve kafe bulunuyor. Özellikle kafe iç kısmına göz atmak için bedava girebileceğiniz bir alan. Ben hediyelik eşya dükkanından da bir şeyler buldum ama fiyatları normalin üstünde.
Casa Vicens Gaudí’nin ilk önemli eseri ve neo-Mudejar tarzını yansıtmasıyla biliniyor. Fiyatları da diğerlerine göre daha normal. Fotoğraflardan da gördüğüm kadarıyla renkli çiniler, çiçek desenleri ve simetrik formlarla süslenmiş. Ev aslında bir yazlık ev olarak tasarlanmış.
Barselona Katedrali
Katedral Gotik Bölge’nin kalbinde yer alıyor. La Rambla ile Via Laietana arasında kaldığından çok sık bu bölgeden geçiyorsunuz. Akşamları ışıklandırması da oldukça güzel. Üstelik hafta sonları önündeki meydanda halka oluşturup dans eden yaşlı teyze ve amcalar mevcut, Katalan bölgesinin folklorik dansıymış.
Bu bölgede sokaklar oldukça dar ve güzel, yani sokakları keşfetmenin en keyifli olduğu yerlerden. Katedralin içi de gotik mimarinin en güçlü örneklerinden biri. Yaz aylarında giderseniz katedrale gideceğiniz gün kıyafetinize dikkat edin.
Picasso Müzesi
Picasso Müzesi’ne ücretsiz gidebildim, peki bu nasıl oldu? Eğer gideceğiniz haftanın başında söylenen saatteki belirli kontenjanlı ücretsiz biletleri yakalarsanız Picasso Müzesi’ne siz de ücretsiz gidebilirsiniz. Hatta ben bu bileti Sevilla’da olduğumdan kovalayamadım, Semoş’a rica ettim, görev insanı arkadaşım sağolsun benim için ayırttı. Semoş’um iyi ki var:)
Girona gezim dönüşü saat 8’deki randevuma yetişmek için koştur koştur müzeye gidişim, şakır şakır yağan yağmur müze deneyimime başlangıcı biraz tatsızlaştırsa da fazla sıra beklemeden rahatça girmek iyi oldu. İçerisi çok kalabalıktı, müze düzeni de pek iyi değildi maalesef; nereden nereye gezmeliyim emin olamadım. Her salonu gezdim mi diye tekrar dönüp kontrol ettim hatta. Picasso eserlerine İstanbul müzelerinden aşina olanlar için çok da şaşırtıcı ve büyüleyici bir durum yok ama bazı tarzlardaki eserlerini görmemiştim. Ben 1 saatte hızlı hızlı dolaştım tabi ama eğer ayrıntılı gezmek isterseniz en az 2-3 saat ayırın derim.
Ayrıca bazı odaların tavanları da oldukça güzel, girdiğiniz odalarda sadece resimlere odaklanmayın derim.
Barselona Çağdaş Sanat Müzesi
Barselona Çağdaş Sanat Müzesi de ücretsiz olarak ziyaret ettiğim yerlerden biriydi. Cumartesi günleri belirli saat aralığında ücretsiz olan müze için önden rezervasyonumu yaptırdım ancak o gün ziyarete gelenleri de doğrudan ücretsiz olarak alıyorlardı.
Müze birkaç kattan ve çokça odadan oluşuyor. Ziyaret etmeden önce hangi sergiler olduğunu kontrol etmenizi öneririm.
Barselona Kiss Murali
Gotik Mahallesi’nde (Barri Gòtic) yer alan “El Món Neix en Cada Besada” (Dünya Her Öpücükte Doğar) adıyla da bilinen mozaiklerden oluşan bu duvar sanatı oldukça ilgi çeken noktalardan. Önünde fotoğraf çekilmeyi bırakın boş bir fotoğrafını yakalamak bile çok zor.
Uzaktan bakıldığında öpüşen iki dudağı tasvir ediyor ama aslında bu karoların her birinde farklı Barselona sakinleri tarafından paylaşılan fotoğraflar yer alıryormuş. Fotoğraflar, “özgürlük” ve “yaşam” temalı.
Katalan Ulusal Sanat Müzesi
Katalan Sanat Müzesi ücretsiz ziyaret ettiğim bir başka müze. Yine seyahate çıkmadan nerdeyse 1 ay önce kayıt olduklarımdan. Senelerdir Motnjuic tarafına giderken önünden geçip dururum, bunca yıldır gitmemem gerçekten de benim utancım olsun zira oldukça kapsamlı ve keyifli bir müzeydi. Orta Çağ’dan 20. yüzyıla kadar uzanan geniş bir sanat koleksiyonuna sahip.
Müzenin binası da görülmeye değer, özellikle ikinci kattaki kubbesinin tasarımı müthiş. En tepeye çıkıp panaromik Barselona manzarası da görebiliyorsunuz ama ben çok etkilenmedim, sanıyorum Montjuic’den daha iyi manzaralar yakaladığım için. Ama yine de tepeye çıkıp yapının kulelerindeki ihtişama yakından göz atabilirsiniz. Tabi asansör sırası beklemeyi göze almanız gerekiyor.
Barselona’nın Kapıları
Barselona ile ilgili yeni bir akım başlamış, doorsofbarcelona etiketiyle Barselona’daki güzel kapıları etiketlediğiniz. Barselona’da zaten özellikle Gracia bölgesi, Eixample taraflarında evler çok güzel ve dolayısıyla kapıları da. Yürürken kafanızı kaldırıp evlere bakmaya başladı mı indirmeye fırsat bulamıyorsunuz.
Kapılar için de Instagramda gördüğüm birkaç özel kapının peşine düştüm. En güzeli Marea Verde – Laboratori Botànic’in önüydü; zira burası bir çiçekçi ve önü çiçeklerle kaplı. Kapısı da ayrı güzel ama yan cephesine bayıldım, yukarıdaki fotoğrafta görüldüğü üzere.
Farmàcia Nordbeck ahşap işlemeli kapısıyla dikkat çekiciydi ama eczanelerde en güzel kapı Farmàcia Jordi Bolòs Giralt’a aitti.
Gran Via de les Corts Catalanes 439 numaradaki Casa Pere Brias, yeşil cephesiyle dikkat çekiyor, kapısı da güzel ama ben buraya uğrayamadım; sadece yolun karşısından bakmakla yetindim. Casa Xina (Casa Ferran Guardiola)’da ise kapısından ziyade yapının kendisi hoştu. Casa Pàdua hem yapısıyla hem kapısıyla oldukça hoş gözükse de o taraflarda başka yapacak bir şeyim olmadığından gitmedim.
Carrer de Roger de Llúria üzerinde L’Embruix Tatuatges yanındaki Casa Cabot’un kapısının özellikle üst tarafınsaki işlemeler görmeye değer. Casa Puig i Cadafalch kesinlikle görün diyeceklerimden değil, zira kapı olarak çok daha güzelleri var.
Casa Planells ise ilginç, farklı bir yapı ama ben Barselona’nın genel dokusuna çok yakıştıramadım, kapısı da hiç özel gelmedi; hatta yanlış yerde miyim diye fotoğraflardan kontrol ettim.
Sant Pau Hastanesi
Siz hiç UNESCO listesinde yer alan bir hastane gördünüz mü? Barcelona’ya gelirseniz mutlaka görün, zira dış mimarisiyle de oldukça dikkat çekici. İçinin de öyle olduğunu söylüyorlar ancak ben girmedim. Tabi artık hastane olarak kullanılmıyor, sadece turistik amaçlı, girişi ücretli bir yer.
Sagrada Familia’anın arkasındaki trafiğe kapalı caddeden yukarı çıkarsanız kısa bir yürüyüşle buraya ulaşabilirsiniz.
Casa de Les Punxes
Barcelona sokaklarında yürürken mutlaka karşınıza çıkacaktır adeta şatoyu andıran bu yapı. Yapı, Terrades ailesi tarafından sipariş edilmiş. Ailenin üç kız kardeşi için ayrı ayrı apartmanlar tasarlanmış, ancak dış cepheleri bir bütün halinde birleştirildiğinden biz bunu dışardan bakınca pek de anlamıyoruz. Çatısındaki kulelerin diken gibi olmasından “Dikenler Evi” adını almış. Binanın yaratıcısı Josep Puig i Cadafalch, binayı bir Orta Çağ kalesi gibi tasarlamış. Herhalde aile kızlarını gerçekten prenses gibi görüyordu, ne dersiniz?
Camp Nou Stadyumu
Camp Nou Stadyumu, Barselona’nın dünyaca ünlü futbol takımı FC Barcelona’nın evi olan, spor tarihinin ikonik mekanlarından birisi. Avrupa’nın da en büyük stadyumu. Biz stadyuma merkezden metroyla gittik ama sonra yürüyerek döndük, hala inanamıyorum bu bitmeyen yolu yürüdüğümüze. Ayakkabılarım parçalanmıştı yürüdükten sonra, yeni ayakkabı almak zorunda kalmıştım:)
Stadyumun içine girmemiştik fiyatlardan dolayı, o zamanlar öğrenciyiz, futbola ilgimiz de yok. Yine de gtimişken FC Barcelona’nın büyük bir mağazası var ve biz mağazada FC Barcelona ile alakamız olmamasına rağmen fazlaca vakit geçirdik.
La Rambla
La Rambla ilk gittiğimde canlılığı ve kalabalıklığıyla dikkatimi çeken bir yerken son gidişlerimde artık fazla kalabalıktan kaçtığım aşırı turistik ve de güvensiz bulduğum bir yer halini aldı. İstiklal Caddesi’nin çok daha geniş ve iki yanı ağaçlarla kaplı hali gibi hayal edebilirsiniz bu bulvarı ancak daha kısa. Ayrıca burada kafe ve restoranların dışarda masaları da mevcut. Bulvarın iki yanında mağazalar, açık market ve kafeler var.
La Boqueria
La Rambla’da açık market ilk ve ikinci gidişlerimde mutlaka uğradığım ama yine zamanla cazibesini kaybeden bir nokta oldu benim için. Bu açık marketten turistlerin çoğunlukla bardakta meyvelerden aldığını göreceksiniz. Biz de içinde ananas, hindistan cevizi ve üzüm bulunan bir bardak almıştık; ancak ben olgunlaşmamış olmaları nedeniyle ananaslardan ve üzümlerden memnun kalmadım. Dolayısıyla tezgahlar arasından seçim yaparken dikkatli olmakta yarar var.
Parc de la Ciutadella
İsmi tadella çikolatalarını andıran bu park kışın gittiğimde Barselona’nın en sevdiğim yeri olarak adlandırabileceğim yerdi. En son yazın gittiğimde fazla kabalık ve rüzgardan kalkan kumlardan tozlu gelmişti. Ayrıca insanlar çimlerin üstüne de yayıldığından oturmalık yer ve gölgelik banklar bulmak zorlaşıyor yazları. Parka hafta sonu giderseniz birçok piknik yapan aileye rastlayacaksınız. Barselona’nın çocuk doğurma konusunda performansını da buralarda görmek mümkün. Bir de köpekler.. O kadar fazlalar ki, çocuğu olmayanın da mutlaka köpeği var:)
İçindeki gölette kayıklarla gezebilir ya da kenarında oturup ördekleri izleyebilirsiniz. Sakin zamanlarında ise şöyle biraz huzur bulup gölet kenarında oturmak, çoluk çocuğu izlemek ve sokak çalgıcılarının müziklerinde zamandan kopmak insana iyi geliyor. Ben canlı parkları olan şehirleri seviyorum.
Montjuic
Montjuic çok güzel bir doğa yürüyüşü olarak rotanıza eklenebilir. Bu yürüyüşte sakin parklar ve Barselona manzaraları çok güzel oluyor. Parklardan adeta zen etkisi yaratan Jardins de Laribal’a girdim, tam ortada aşağıya doğru akan minik bir havuz var. Gerçekten huzurun diğer adı.
Biz genellikle hep İspanya Meydanı’ndan yürüyen merdivenlerle yukarı çıkarak Ulusal Katalan Müzesi arkasından parka girdik ancak hiç teleferik kullanmadık. Yürüyerek çıktığımız bir nokta olmuştu ve manzara süperdi ama tam teleferiğin vardığı nokta mıydı inanın hatırlamıyorum.
Son gidişimden bir öncekinde çok yukarılara çıkmadım. Teleferik noktasından az ileride belediye havuzunun yanında toprak bir kestirme yol var. Yol biraz ıssız dursa da önümde gidenlerin peşine takıldım ve gittikçe kalabalıklaştı.Herkesin kestirmesi anlaşılan.. Ana caddeye hızlıca çıkabilmiştim.
Gracia Bölgesi
Gracia Bölgesi sokaklarını arşınlamayı sevdiğim bölgelerden. Keza bir anda karşınıza çıkan küçük ama hareketli meydanları, sevimli kafeleri ve restoranlarıyla burada yaşayanların çok da dışına çıkma ihtiyacı duymadığı bölge diyebilirim. Çoğunlukla da lokallerin takıldığı bir bölge.
Eixample
Meşhur Passeig de Gracia caddesinin iki yanını da kapsayan bu geniş bölge en güvenlilerinden diyebiliriz. Ben konaklamalarımı hep bu bölgede tercih ettim. Kaldığım oteller için bu yazıma göz atabilirsiniz. Restoranlar, kafeler, barlar anlamında da çok zengin. Casa Mila Casa Battlo, Sagrada Familia, alışveriş caddesi, zorlarsak Sant Pau hastanesine kadar uzanan bölüm diyebiliriz.
Sokakları geniş, benim Barcelona’da mimari olarak en beğendiğim evler de bu bölgede. Sokaklarda yürürken tek sıkıntı her bir sokak başındaki ışıkları yakalamak, zaten öyle bir hal alıyor ki yolunuzu o sırada hangi ışığın yeşil yandığına göre belirliyorsunuz bir süre sonra. Gözlemlediğim kadarıyla yerlileri de böyle yapıyor.
Ek olarak geç saatlerde de dönseniz çok rahatsız hissetmeyeceğiniz yerlerinden. Bir de sokaklara araç girişi de daha mümkün olduğundan otelinizin önüne kadar taksi kullanmak da mümkün.
La Barceloneta
Barcelonetta da merkezdeki sahiline verilen isim. Denize şehrin merkezinden girmek isterseniz buraya gelebilirsiniz. Ben Ağustos ziyaretimde deniz için gittiğimde fazlasıyla dalgalıydı. Bir de tabi yalnızsanız burada eşyaları bırakıp denize girmek çılgınlık olur. Sahil kenarında keyifli restoran/barlar da var, deniz için olmasa bile bunları değerlendirmek için gelebilirsiniz.
Poblenou
Poble Nou Barselona’nın daha yeni bölgesi, dolayısıyla burada merkezdeki gibi güzel ve eski apartmanlara daha az rastlıyorsunuz ancak bu bölgede de 3. nesil kahveciler, meşhur kahvaltıcılar ve restoranlar var. Ayrıca Poblenou’nun biraz daha üstünde kalsa da benim o bölgeyi gezerken denk geldiğim Westfield Glories isimli AVM de şehrin yerlilerinin uğrak noktası.
Gotik Mahalle ve El Born
Bu bölgeler Rambla’nın Placa Catalunya tarafından geldiğinizde sol tarafında kalan bölgeler. Daracık sokaklarına çokça girip çıktığım, Gotik mimariyi sevenler için vaha olan, butikler ve hediyelik eşyalar anlamında da çok hoş mekanlara sahip bölgesi. El Born bölgesi de barlar, restoranlar açısından oldukça iyi.
Bu bölgelerdeki tek sıkıntı sokakların çoğunlukla dar ve bazılarının boş olması nedeniyle akşam saatlerinde güvensiz hissetmek. Ben genellikle hoşlanmadığım tipler gördüysem ya da sokak çok ıssızsa farklı sokakları tercih ederek bu sorunu çözdüm.
Kiss Murali, Barselona Katedrali, Palau Güell gibi atraksiyonlar da bu tarafta bulunuyor.
El Raval
El Raval da özellikle hediyelik eşyalar ve dükkanlar anlamında oldukça zengin ancak özellikle akşam saatlerinde güvensiz hissettiriyor; yerlileri de bu bölgede dikkatli olmanız konusunda uyarıyor. Bu tarafta da Çağdaş Sanat Müzesi var, yan, yolunuz düşer ama mümkünse çok geç saatlerde tercih etmeyin.
Bonus: Zara
La Rambla’nın hemen girişinde yer alan Zara şubesi son zamanlarda sosyal medyada da oldukça meşhur oldu. Meşhurluğunun sebebi de binanın mimarisinde yer alıyor. Oldukça büyük ve ortada ihtişamlı bir kubbesi var, merdivenlerinin olduğu tarafta da duvarlar farklı resimlerle boyanarak duvar sanatı yapılmış. Mutlaka görün demem ama önünden geçerken göz atabilirsiniz. H&M de mimari olarak ziyaret edilebilir.
En iyi kahvaltı mekanları, kafeler, restoran ve barları da içeren tüm Barselona yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz. Beş kez gidince oldukça fazla tavsiye birikti, benden söylemesi.