- Tayland’a Ulaşım
- Bangkok ve Pattaya’da Konaklama
- Bangkok’ta Gezilecek Yerler ve Aktiviteler
- Pattaya’da Gezilecek Yerler ve Aktiviteler
Aslında bu yazıyı sonbahar aylarında yazacaktım, çünkü Uzakdoğu ziyareti için sonbahar sonu, kış başlangıcı daha ideal bence. Kasım-Aralık yüksek sezonun başlangıcı, Ocak-Nisan ise fiyatların da arttığı yüksek sezon olarak geçiyor. Elbette bizim için sonbahar-kış, onlar için yaz. Hava sıcak ama nemli değil, şakır şakır yağmur yağma durumu da yok. Fotoğraflarda havanın kapalı durduğuna aldanmayın, denize girebileceğiniz derecelerde. Şu aralar hava durumuna bakarsanız sıcaklıkların aşırı yüksek ve her günün de yağmurlu olduğunu görebilirsiniz.
Biz geçtiğimiz Kasım ayında Pronto ile Bangkok-Pattaya Turu’na katıldık. 6 gece 8 günlük bir turdu. Uzakdoğu’ya ilk defa gideceğimizden turla gitmeyi tercih ettik. Gözlemlerime göre tursuz da gidilebilir ancak Bangkok için şehir içi ulaşımda sıkıntı olabilir, zira orada bir süredir yaşayan rehberimiz bile metro hatlarına hala alışamamış.
Ben açıkçası giderken biraz endişeliydim, hem aşırı sıcak olmasından hem de bloglarda yazılan “çok kokuyor” gibi yazılardan dolayı. Neyse ki korktuğum gibi olmadı. Hava durumundan zaten bahsettim. Öyle her sokak her cadde kokuyor gibi bir durum yok. Sadece yemek yerlerinin olduğu sokaklarda ya da dışarda satılan yiyeceklerin olduğu yerlerde hoş olmayan kokular duyabilirsiniz. Türkiye’de de nasıl ki sokak yemekleri kokuyorsa orada da öyle yani, sadece alışık olmadığımız bir koku.
Yiyecekleri sevebilirsiniz de nefret de edebilirsiniz, keza alışık olduğumuz tatlar da olsa farklı yağ kullanımları gibi etkenler sevip sevmemenizi etkileyebilir. Ben “fried rice with chicken”, yani tavuklu ve yumurtalı pilava benzer bir yemeklerinden denedim, bence fena değildi. Fotoğrafta gördüğünüz gibi noodle ve benzeri yiyecekler de oldukça fazla. Turdaki gözlemlerime göre kimileri hiç sevmedi, kimileri de daha yenebilir buldu. Beğenmezseniz de dert değil, klasik Batı tarzı yiyecekler burada da mevcut (Gerçi Mcdonald’s’da söylediğimiz hamburgere de yumurta koymaları bizi üzmedi değil:)).
Fiyatlara gelecek olursak uçuş fiyatları yüksek, konaklama vb. harcamalar ise uygun. Yaklaşık 10 Tayland Bahtı 1 Türk Lirası ediyor. Fiyatlandırmalar ise bize benzer, örneğin sular 10 Baht, pizza 200 Baht gibi.
Genel olarak memnun kaldığımızı söyleyebilirim ancak rehberimizden tur sırasında dinlediğimiz kadarıyla Tayland’ın kuzeyi ve Phuket daha egzotikmiş. Özellikle kuzeyde sırt çantalılar için ormanlar içinde kamplar mevcutmuş, bu kamplarda fil bakımı ritüellerine de katılıyormuşsunuz.
Tayland’a Ulaşım
Biz tura Bangkok’tan başlayacaktık, dolayısıyla Bangkok havalimanına uçtuk. Qatar Havayolları ile Doha aktarmalı bir yolculuktu. İstanbul-Doha arası yaklaşık 4 saat sürüyor. Doha-Bangkok arası da yaklaşık 7-8 saat sürüyor. Bizim aktarma sırasındaki bekleme süremiz de çok fazla değildi, 2 saat gibi aklımda kalmış.
Bu arada ilk defa bu havayollarıyla uçmuş olduk, yemekler harici memnun kaldığımızı söyleyebilirim. Yemekler de özellikle Doha-Bangkok arası daha Tayland damak tadına uygundu.
Dikkat, dikkat!! Bangkok’a giderken uçakta göçmenlik formu dağıtılıyor, pasaport kontrol kuyruğuna geçmeden bu formu doldurmanız gerekiyor. Biz uçakta böyle bir kartın farkına varmadık, bizimle aynı durumda birkaç kişi daha vardı. Neyseki pasaport kontrol kuyruğuna girmeden kuyruk başındaki görevlilerden bir şekilde edindik. Pasaport kontrolünde formu veriyorsunuz, sonra damgalayıp bir sayfasını size veriyorlar, sanırım çıkışta bir daha göstermiştik, kaybetmeyiniz:)
Bangkok ve Pattaya’da Konaklama
Bangkok’ta Ibis Sathorn Otel’de kaldık. Otelden genel olarak memnun kaldığımızı söyleyebilirim ancak otelin bulunduğu sokakta yemek mekanları da olduğundan otelden çıkınca sizi pek de hoş olmayan bir koku karşılıyor. Yine de dayanılmaz değil.
Otel çevresi genellikle plazalarla dolu. Bu açıdan akşam saatlerinde otel civarında yemek için fazla yer bulamamıştık. Daha sonraki keşfimizde ise AVM’lere çok da uzak olmadığını gördük, biz yürüyerek yaklaşık yarım saatte ulaşabilmiştik. Ayrıca gezilecek yerlerde bahsedeceğim otele çok yakın güzel bir park da bulunuyor.
Pattaya’da da Ibis Otel’de konakladık. Sahile çok çok yakın, merkezi bir konumda. Her yere yürüyerek ulaşmak mümkün.
Otel kahvaltılarında ise Tayland kültürüne uygun olarak pirinçli yiyecekler de çıkıyor. Hem Bangkok hem Pattaya’da otelde pizza yedik, yaklaşık 20 TL civarıydı; memnun kaldık.
Bangkok’ta Gezilecek Yerler ve Aktiviteler
Altın Buda Tapınağı (Wat Traimit): Yapı dışarıdan bakıldığında ihtişamlı ancak Nepal’deki tapınakları da ziyaret etmiş bir çift buradakilerin onların yanında görülmeye değer olmadığını belirtmedi değil. Nepal’e gitmediğimden yorum yapamayacağım.
İçeri girerken camilere girişte olduğu gibi ayakkabıları çıkartmak gerekiyor, ayrıca omuzlarınız ve dizlerden yukarısı da açık olmamalı. İç kısımda ise oturan bir Buda mevcut, dışarısına göre sade olduğunu söyleyebilirim.
Tapınağın akşam fotoğraflarının da oldukça güzel olduğunu düşünürsek akşam gitmek daha iyi olabilir. (Ek bilgi: Tapınak çevresinde döviz büroları da mevcut.)
Yatan Buda Tapınağı (Wat Pho): Bu tapınağın dış görünümünden ziyade aklımda iç bölümdeki 46 metrelik yatan Buda heykeli aklımda kalmış.
Buda’nın bulunduğu tapınağın iç kısmında duvar kenarında 108 adet bronz kase bulunuyor, bu kaselere insanlar bozuk para atıyordu. Şimdi araştırıp öğrendiğim kadarıyla 108 sayısı Buda’nın mükemmeliyete ulaşmasını sağlayan 108 pozitif eylem ve sembolü simgeliyormuş ve insanlar da şans getirmesi için para atıyorlarmış. Paralar şans getirir mi bilinmez ama tapınağın yenilenmesi ve korunmasına harcanıyormuş.
Tapınağın içinde bulunduğu bahçeyi de gezmeyi atlamayın. Bahçesinde Kralların ya da önemli din adamlarının kalıntılarını saklamak için kullanılan Budist anıtları var, rengarenk koni şeklinde oldukça değişik anıtlar. Fotoğrafta gördüğünüz de bu anıtlar arasında gölge bulup yatan kedi:) Ayrıca bahçede Tayland’ın değişik bölgelerinden Buda heykelleri ve freskler de bulunuyor.
Tapınak 08:00-17:00 arası açıkmış, giriş 100 Baht. Maharat Caddesi’nde bulunuyor.
Bangkok Kanallar Turu: Yeterli sayıya ulaşamadığımızdan biz bu turu yapamadık ancak bireysel olarak yapanlar olmuş hem de her zamanki gibi ekstra turdan daha ucuza. Bangkok’un “Doğu’nun Venedik”i diye diye adlandırıldığını düşünürsek bir kanal turu yakışır diye düşünüyorum. Yine de siz Venedik’e benzer bir şehir beklemeyin derim:)
Pat-Pong Gece Pazarı: Burası Tayland stili ürünlerin ve ünlü marka taklitlerinin bulunduğu pazar. Aynı zamanda barların da bulunduğu hatta Bangkok’un Red Light Bölgesi diye de adlandırılan yer. Biz bu tura katılmadık, bence gitmek istiyorsanız bireysel gitmek daha uygun bir seçenek olacaktır. Kazıklanmamak için dikkatli olmakta fayda var; özellikle üst katta ve isimsiz, her gösteriden sonra bahşiş isteyen, hesabı son dakikaya kadar vermeyen yerlere dikkat etmeniz önerilmiş.
Yüzen Çarşı (Floating Market):
Burası Bangkok’ta en sevdiğim yer oldu diyebilirim, çünkü Uzakdoğu’da aradığım egzotik ortamı biraz olsun bulabildim. Şehrin plazalarından uzakta olmak bile iyi geldi diyebilirim. Ufacık tekneyle yaptığımız tur boyunca su üzerine kurulmuş küçük evler, pazarda satılan değişik meyveler ve taze sıkılmış meyve suları… En sevdiğimiz meyve ise meyvelerin kraliçesi olarak da bilinen mangosteen oldu ancak olmamışları ya da fazla olmuşları pek de güzel değil, tadıp alın derim. Muzlar da minik minik ama lezzetli. Tadımlık amaçlı karışık meyve paketleri de satılıyor. Hindistan cevizi dondurmasının güzel olduğunu söylemişlerdi, sunumu gerçekten çok şık ama tadından pek etkilenmedik.
Siam Niramit Şov: Tayland’ın tarihi ve mistik mirasını bulabileceğiniz bu bol efektli, kalabalık kadrolu ve biraz da gizemli şova çok beklentiyle gitmesek de memnun kalarak ayrıldık. Pattaya’da yazacağım Alcazar Şov’a kıyasla çok daha etkili bir şov olduğunu söyleyebilirim, tabi ikisi çok farklı konseptlerde. Şov sırasında çekim yasak, sonrasında sanatçılarla fotoğraf çektirebilirsiniz.
Lumpini Park: Bireysel olarak gittiğimiz otelimize yakın bu park şehir içinde nefes almak için güzel ve büyük bir park. Parkın içinde bir de gölet var. Sıcak bir günde serinlemek için de güzel bir tercih olacaktır.
Alışveriş Merkezleri: Bangkok’ta birçok AVM mevcut, çoğunlukla oldukça da büyükler. Bazıları tekstil bazıları teknoloji ağırlıklı. Biz sanıyorum Siam Paragon’a gitmiştik, çok farklı markalar yoktu hatırladığım kadarıyla, yakınında birkaç AVM daha mevcut.
Thai Masajı: Bu masajı rehberimizin götürdüğü Rangnam’da yaptırdık. Oldukça şık ve temiz bir yer. Masaj 2 saat sürüyor, üstünüze onların verdiği bol kıyafetler giyiyorsunuz ve ayağınızdan başlayarak başınıza kadar size değişik hareketler yaptırarak kaslarınızı gevşetiyorlar. Bildiğimiz masajlardan biraz farklı ama bence en iyi aktivitelerden biri. Kişi başı 80 TL gibi bir ücret ödemiştik diye hatırlıyorum.
Pattaya’da Gezilecek Yerler ve Aktiviteler
Timsah Çiftliği: Sadece timsahların olduğu bir çiftlik olarak düşünmeyin, burası bir hayvanat bahçesi. Kaplanlarla fotoğraf çektirebilir, timsahları besleyebilirsiniz. Bir de timsahlarla yapılan bir şov izleme şansınız oluyor. Bence gitmezseniz pek bir şey kaybetmezsiniz, hatta gittiğinizde özellikle kaplanların durumuna üzülebilirsiniz.
Nong Nooch Botanik Bahçesi: Avrupa’da birkaç botanik bahçesi gezmiş olduğumdan buraya büyük umutlarla gitmiştim. Özellikle egzotik bitkiler görmeyi umuyordum. Tam bir hayal kırıklığıydı. Fotoğrafta gördüğünüz bahçe düzenlemesi dışında hiçbir şey yoktu. Bitkiden çok yapay hayvan heykelleriyle doldurulmuş bir yer. Bir de arabaların sergilendiği salon var ama arabalara özel bir ilginiz yoksa sizi cezbetmeyecektir. Orkide bahçesine gideceğimiz söylendiğinde sonunda güzel bir şeyler göreceğimiz için sevinçliyken orada da hiçbir şey göremedik. Bence vereceğiniz paraya değmiyor. Avrupa’daki örnekleriyle kıyaslamıyorum bile.
Mercan Adası: Biz sağlık kaynaklı nedenlerle gidemedik ama gidenler oldukça memnun döndüler. Pattaya’nın sahil kesimi var ama suya girmek için pek elverişli değil. Bu ada suya girmek ve güneşlenmek için ideal bir yer olmuş.
Fil Safarisi: Fil safarisi değişik bir deneyimdi ama oldukça yorucuydu. 45 dakika boyunca filin üstünde güvenliğinden şüphe ederek pek de rahat olmayan bir oturak üstünde gitmek fil için mi daha yorucu oldu bizler için mi bilemiyorum. Bir de her filin kendine özgü yürüyüşü ve davranışları var hatta turu yaptıranlar da birbirinden oldukça farklı. Bizim bindiğimiz fil bir ara kendi kendine suya doğru yöneldi örneğin:) Turumuz boyunca turu yaptıran adamın file eziyet ettiğine dair bir ibare görmedik, ayaklarıyla fili yönlendiriyordu ama elbette doğal ortamlarından alınıp turistik amaçlı kullanılması ne kadar doğru tartışılır. Ben turu daha egzotik bir ortamda yapacağımızı düşünmüştüm ama bir ara arabaların gittiği yoldan bile gittik. Bence yapmasanız da çok büyük bir kayıp değil.
Alcazar Şov: Şov ekstra turlar arasındaydı, ancak o kadar merkezi bir yerde ki turla gitmeye gerek yok. Zaten turla da yürüyerek gidiyorsunuz. Eğlence, dans ve müzik üzerine kurulu bir şov. Oldukça renkli sahne kostümleri ve ışıklar var ancak Siam Niramit ile Alcazar arasında tercih yapacaksanız ben Siam Niramit’i tercih ederdim.
The Walking Street: Burası barlar ve kadınlar üzerine kuru bir sokak. Bir nevi Red Light Bölgesi diyenler olabilir ama bence Bangkok ne kadar “Doğu’nun Venedik”i ise burası da ancak o ölçüde Red Light District. Avrupa’dan kalkıp buraya gelenler tamamen ekonomik nedenlerle geliyor olsa gerek. Burada gezerken kocanıza, sevgilinize dikkat; turdaki bir karı-kocadan duyduğumuz kadarıyla kadınlar peşlerine takılabiliyormuş. Biz çok geç saatlere kalmadığımızdan belki de pek peşine takılma durumlarını gözlemlemedik. Sabahları ise bu sokak oldukça ölü.
Büyük Buda Tapınağı: Ben her yerde park aradığımdan haritada Walking Street sonunda gözüken parka doğru yola çıktık. Parka yürüyerek gitmek için biraz yokuş tırmanmak gerekiyor. Walking Street sonundaki limanın oralarda ise tepelerde fotoğraf çektirmek için bir Pattaya yazısı görmek mümkün. Park amaçlı gittiğimiz gezimizde elbette tapınağa da rastladık. Üstelik bunlardan biri de Büyük Buda’ymış. Artık tapınak görmek istemiyoruz hepsi birbirinin aynı diye düşündüğümüzden Büyük Buda’nın kapısına kadar gittik ama girmedik. Yeşillikler içinde park gezimizi gerçekleştirip döndük. Ayrıca yine park içinde Pattaya’yı tepeden fotoğraflayabileceğiniz noktalar da mevcut ama fotoğraflamak ister misiniz o ayrı:)
Doğruluk Tapınağı: Buraya turdan 2 kişi bireysel olarak gittiler, biz de onlardan öğrenmiş olduk. Tahtadan yapılmış ve Doğu’nun felsefesini ve eski yaşamlarını yansıtan oyma heykellerin bulunduğu büyük bir tapınakmış. Yeryüzündeki Cennet olarak tanıtımları yapılan bir yer. Pattaya’da yapılacak pek bir şey olmadığından gitmeyi tercih edebilirsiniz diye paylaşmak istedim.
Ayak Masajları: Pattaya’da her yer ayak masajları yapan dükkanlarla dolu, güvenilir bir yer arıyorsanız kadınların da masaj yaptırdığı yerleri tercih edebilirsiniz.
Pattaya’da merkezde küçük alışveriş merkezleri de mevcut ancak Bangkok’takiler gibi düşünmeyin. Daha çok tekstil üzerine kurulu ve mağaza mantığından ziyade pazar mantığında olan yerler. Dolayısıyla alışveriş yapmayı düşünenler Bangkok’taki AVM’leri tercih etmeli.
Pattaya bir sahil kasabası modunda ama kendisini çok sevemediğimi yazdıklarımdan anlamışsınızdır. Bangkok kesinlikle daha iyiydi, yine de aradığım Uzakdoğu egzotikliğini pek bulamadım. Belki Bangkok’a bireysel olarak gidilse durum biraz daha farklı olabilir. Benim Tayland’daki yeni rotam Phuket olur sanıyorum.