San Sebastian’da Gezilecek Yerler

Bask ziyaretimizin ikinci durağı San Sebastian…Çok seveceğimi düşünerek gitmiştim, belki de beklenti yüksekliğinden çok sevemedim. Bir de biz Haziran’da gittiğimizde hava serindi, denizine ayak dahi sokamadım. Neyseki San Sebastian cheesecake var da olumsuz koşulları unutturuyor diyelim, bunun için tekrar gidebilirim çünkü bazı yerlerdeki versiyonu maalesef burada yok.

San Sebastian şurasını göreyim burasını göreyim diye gittiğimiz yerlerden değil, gastronomi kısmı için gidip gitmişken neleri görebiliriz diye sonradan araştırdığımız bir şehirdi. Gördüklerimiz arasında vay be etkisi yaratan bir şey de olmadı diyebilirim ama gitmişken görseniz güzel olabilecek yerler var.

San Sebastian’da Konaklama

Biz Casual de Las Olas’da kaldık, Eski Şehre biraz mesafesi var yürüyerek. Genellikle otelimizin karşısından otobüse atladık biz, otobüslerde temassız kart geçtiği için de oldukça rahat oldu. Otobüsle 7-8 dakikada Eski Şehre varıyorduk. Otelden de genel anlamda memnun kaldık. Sadece çok fazla sivrisinek öldürdüm, hava serin olmasına rağmen.

San Sebastian’da Görülecek Yerler

San Telmo Müzesi

San Telmo Müzesi, Bask toplumunun sanat, tarih ve etnografyasına adanmış en eski müze. İçindeki anlatımlar biraz fazla eskiye dayanıyor, o yüzden tarihe pek ilgisi olmayan biri için özellikle bazı bölümler sıkıcı olabilir ama müzenin 16. yüzyıldan kalma bir manastırı kullanıyor olması oldukça hoş olmuş. Avlusu da fotoğraf için hoş. Benim için tabloların bulunduğu klasik sanat bölümü en keyifli bölümdü.

Şimdi gelelim en önemli noktaya; salı günleri ücretsiz girişi var. Önceden de bir rezervasyon yaptırmanız gerekmiyor. Biz kapanışa yakın gittik ve çok kalabalık da değildi rahatça gezdik.

İsa Heykeli

Adeta kendinizi Brezilya’da hissedeceğiniz bir nokta Urgull Dağı’nın üstündeki İsa Heykeli. Tabanıyla birlikte 24 m olan heykel oldukça ihtişamlı ama tabi Brezilya’daki ile yarışamaz. Urgull Tepesi’ne yürüyerek çıkıyorsunuz, yeşillikler içinde keyifli bir yol. Tabi bir de solunuzda deniz manzarası var. Zaten yol üstünde tek görülecek yer İsa Heykeli değil, başka noktaların da tabelaları var. Mesela biz bir de manzara noktasına gittik. Zirveye çıktığınızda heykeli fotoğraflamak aşağıdan olduğu kadar güzel olmuyor, çok yakınında olunca tam olarak alamama sorunsalı.

Cristina Enea Parkı

Oldukça büyük olan bu parkın sadece bir kısmını gezdik. parkta sekoya, ginkgo biloba, Lübnan sediri, bambu, meşe gibi hem egzotik hem yerli ağaç türleri bulunuyormuş ancak ağaçları bu detayda tanımadığımdan çeşitlerini anlayamadım tabiki. Ayrıca parkın göletinde ördekler ve kuğular da vardı ancak tavuskuşu da var deniyordu, maalesef göremedik.

Bir de dipnot olarak parka gelirken izbe görünen bir binaya giriyorsunuz ama burası üst geçite bağlanan herkesin kullandığı bir yol.

Igueldo Dağı

Monte Igueldo’ya füniküler ya da otobüs ile çıkabilirsiniz ancak 1912’de açılan ve hâlâ orijinal ahşap vagonları ile çalışan füniküler nostaljik bir hava kattığından füniküleri tercih etmenizi öneririm. Tepede sizi güzel bir manzara ve oyun parkı bekliyor ama oyun parkı biz gittiğimizde maalesef açık değildi. 1928’den beri işletilen Bello Epoque’da, “Montaña Suiza” adlı dünyanın en eski çelik roller coaster’ı da bulunuyormuş. Çocuklar için eğlenceli olabilecek bir yere benziyordu.

Biz dönüşte yürüyerek ineriz demiştik ama biraz fazla ıssız ve orman orman gibi geldi, o yüzden tepenin biraz aşağısından otobüsle indik. Burası çok büyük bir dağ ve kamp yapabileceğiniz yerler ve farklı manzara noktaları da mevcut ama bunlar için arabalı gelmek daha mantıklı gibi.

Anayasa Meydanı

Eski Şehir’deki en canlı meydanlardan biri. Meydanı çevreleyen binaların üst katlarında yer alan numaralı balkonlar, buranın geçmişte boğa güreşlerinin yapıldığı bir arenaya dönüştüğünü ve bu balkonların izleyicilere ait olduğunu gösteren izler.Şehrin birçok festivaline de ev sahipliği yapmaktadır.

Maria Cristina Köprüsü

Urumea Nehri üzerinde, kent merkezi ile Kuzey Tren İstasyonu (Estación del Norte), Plaza de Toros ve velodrom arasındaki bağlantıyı sağlayan köprü oldukça zarif; San Sebastian’ın en hoş köprüsü. Üstündeki atlı heykeller Paris’teki Pont Alexandre III köprüsünden ilham alınarak yapılmış ama bence köprüdeki en hoş heykeller meleklerdi.

The Good Shepherd Katedrali

Gotik mimaride olan bu katedral ihtişamıyla zaten şehir içinde dikkatinizi çekiyor. İçi ise dışı kadar ihtişamlı değil ancak vitraylarının verdiği ışık huzmeleri oldukça hoştu. Bir de içinde Avrupa’nın en büyük orglarından biri yer alıyor. Girişi şaşırtıcı şekilde ücretsiz (İspanya gezentileri şaşırmamı normal karşılayacaktır:)).

Miramar Sarayı

İspanyol Kraliyet Ailesi tarafından Kraliçe Maria Cristina’nın yazlık sarayı olarak İngiliz bir mimara yaptırılmış. Kraliçe zevkli kadınmış, güzel yer seçmiş. Sarayın bahçesinde dinlenip manzarayı izlemek oldukça huzurlu, güzel fotoğraf noktaları da mevcut. İç mekanları kendi kendinize gezmeniz maalesef mümkün değil, rehberli turlarla gezilebiliyormuş. Bazı etkinlikler, atölyeler de burada yapılıyormuş.

Saint Mary of the Chorus Bazilikası

Eski şehrin göbeğinde yer alan bu bazilikayı ister istemez görüyorsunuz. Barok, Gotik, Churrigueresque, Neoklasik ve Rococo unsurlarını harmanlayan eklektik bir tasarımı var. En etkileyici yanı dış kapısındaki heykeller.

Rüzgarın Tarağı Heykeli

Bask artis Eduardo Chillida tarafından kayalara yapılan bu heykeli çok üşüdüğüm için ziyarete gitmedim, ben sahilde beklerken Semoş gitti. Geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki geçişi simgeliyormuş. Özellikle serin günlerde denizin o tarafı çok dalgalı oluyor, o gün de öyleydi. Heykelin dizaynı da dalgalar vurduğunda yukarı yönlendirecek şekilde yapılmış.

Tabakalera

Tabakalera, 1913-2003 yılları arasında San Sebastián’da faaliyet gösteren bir tütün fabrikası olarak işletiliyormuş. 2011-2015 yılları arasında kapsamlı bir restorasyon sonrası tekrar açılarak bir kültür ve sanat merkezi olmuş. Sergi odaları ve film gösterimleri varmış, hatta San Sebastián Caz Festivali sırasında konserler için popüler bir mekanlardan biriymiş terası ancak biz gittiğimizde bir atraksiyon göremedik.

San Sebastian Plajları

Zurriola Plajı

Zurriola Plajı sörfçüler tarafından tercih edilen oldukça uzun bir plaj. Bu plaja sörf yapmayacaksanız bile dalgalarla bir fotoğraf ya da akşam yürüyüşü için gelebilirsiniz. Sörfçüleri izlemek de ayrı bir keyif tabi.

La Concha Plajı

Gelelim en meşhur plaja. Yine uzunca bir plaj olan La Concha kum severler için kumsalıyla ideal. La Concha ismi deniz kabuğundan geliyor ancak biz plajı pek deniz kabuğuna benzetemedik. Yine denizin bu tarafı da dalgalı ama denize girilebiliyor. Bir de kumsalında genellikle kum sanatı yapmış oluyorlar.

Ondarreta Plajı

Ondarreta Plajı La Concha’nın devamında Igualdo dağının eteğinde yer alıyor. Bizim gittiğimiz gün en çok burada yüzen gençler vardı, daha küçük olmasına rağmen nedense en kalabalık burasıydı. La Concha kalabalık olduğunda genellikle burası tercih ediliyormuş ama bizim deneyimlediğimiz tam tersi oldu.