Kaz Dağları’nda bir sürü köy var, hatta anayolda giderken her dönemeç başında bir köyün tabelasını görmek mümkün. Ege Bölgesi, sonunda sadece deniz turizmi ile değil köyleriyle de turist çekebileceğini anladı, artık neredeyse turların tümü hatta televizyonlardaki gezi programları bu köyleri de programlarına dahil ediyor. Kaz Dağları’nın Alplerden sonra en çok oksijen barındıran dağlardan olduğu olduğu söyleniyor. Antik Çağ’daki adı ise İda Dağları.
Burhaniye’den Assos’a yaptığımız gezi sırasında Zeytinli ve Adatepe’yi ziyaret ettik. Bunun dışında sanıyorum 10 sene önce bir de Kuzey Ege turu sırasında jeep safari ile Kaz Dağları’nı gezmiştik. Elbette bu yıllar önceki turdan aklımda kalan çok şey yok, yeşili, içinde yüzdüğümüz buz gibi suları ve ertesi gün bacaklarımın fena ağrıması dışında:) Yine de tekrar yapmak ister miyim sorusunun cevabı kesinlikle evet!:)
Zeytinli Köyü
Köyün girişinde sizi ağaçlarla kaplı bir yol karşılıyor, daha köye girmeden köye ısınıyorsunuz. Meydana geldiğinizde birçok köyde olduğu gibi bir köy kahvesi var ama buradaki oldukça geniş ve herkesin oturduğu bir köy kahvesi. Fırından ya da köşedeki simitçiden simit, poğaça alıp köy kahvesinde kahvaltı edebilirsiniz.
Meydanda bir de Atatürk ve Zeytinli Kuva-yi Milliye kahramanı Kazak İsmail Heykeli bulunuyor. Çevresinde de zeytinyağı ve zeytin satın alabileceğiniz firmalar var. Köyün bazı noktaları oldukça eski, adeta harabeleşmiş evlerle dolu.
Bir de bizim gitmediğimiz Zeytinli Kamp ve Piknik Alanı mevcut. Zeytinli Köyü’ne çok yakın mesafede Milli Park içinde yer alan Hasan Boğuldu Piknik Alanı da mevcut, eğer buraya gitmeyi tercih ederseniz Hasan Boğuldu ve Sütüven Şelalelerini de görmüş olursunuz.
Zeytinli’nin sahil kesiminde ise her yıl düzenli olarak Rock Festivali yapılıyor.
Adatepe Köyü
Adatepe gerçekten oldukça güzel. Taş evler, evleri süsleyen çiçekler ve renkler…Köye çıkarken görülen manzara da bir harika. Biz sabah saatlerinde gidince bunların tadını oldukça güzel çıkardık. Öğleden sonra bir dolmaya başladı ki sormayın, hem arabalar hem tur minibüsleri… Eğer erken gelmezseniz meydanda park edecek yer bulmanız zor ya da bahar aylarında gelip gün boyu sakinliğin tadı çıkarılabilir sanıyorum.
Adatepe’de sokaklara dalıp tepelere çıkıp sokakları ve evleri çekmek en güzeli. Sonra inip meydandaki kafelerden birinde kahvenizi yudumlayıp yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Biz Zeus Kafe-Restoran’da oturduk, herkes kahvaltıya buraya geliyordu; sanırım bu konuda da başarılılar.
Bir de köy meydanına gelmeden Zeus Altarı var, 10-15 dakika yürüyüşle ulaşıyorsunuz; yol ağaçlar altında da olsa öğle sıcağında gitmenizi tavsiye etmem. Altarın oradan manzara harika, Edremit Körfezi ve Midilli’yi görmek mümkün. Bunun dışında ağaçlara dilekler için asılmış peçeteler, kurdeleler var. Buraya yürüyüp geri döndüğünüzde oldukça yorulmuş olacaksınız, şöyle soğuk soğuk otlu dondurma iyi gider. Kekikli ve naneli en çok satılanlarmış, fresh bir tadı var, denenebilir.
Bir de Adatepe Zeytinyağ Müzesi var ancak burası köy içinde değil, köy içinde Zeytinyağ Evi var. Müze ise Çanakkale-İzmir yolu üzerinde, Küçükkuyu girişinde yer alıyormuş.
Köy içinde konaklama için de yerler mevcut, en bilineni de İda Blue.
Elbette Adatepe ve Zeytin Kazdağları eteklerindeki köylerden sadece ikisi. Bunun dışında çok fazla ziyaretçi çeken köylerden biri olan Yeşilyurt, bir diğeri de Türkiye’nin ilk köy müzesi olan Etnografta Müzesi sebebiyle Tahtakuşlar.