Barselona’yı 5. kez ziyaret etmeye karar verince biraz da çevresini mi görsem acaba diye düşündüm. Barselona civarında yaşayan İspanyol tanıdıklarımdan birine nereye gitsem diye sorunca Girona cevabını aldım, benim de radarımdaydı zaten. Sonuç olarak Barselona’dan günübirlik bir Girona kaçamağı yaptım ve daha önce neden yapmamışım ki dediğim yerlerden biri oldu.
Kafeleriyle, tatlış sokaklarıyla kesinlikle Catalunya havasını soluduğunuz ama kendine özgü de bir hali olan bir şehir Girona. Game of Thrones izleyicileri bu hazineyi çoktan keşfetmiştir ama ben izlemediğimden kaçırmışım. Girona özellikle 6. sezon lokasyonlarındanmış. Bu arada Hırvatistan ziyaretimde de çokça Game of Thrones’a maruz kaldım, bütün bunlar diziyi izlemem için bir işaret mi?
Sevilla yazımda Piri’yi aylık üyelik olarak aldığımdan bahsetmiştim, Girona da İngilizce olarak rehberler arasındaydı. Ne de olsa rehberim olacak diye gezilecek ana yerleri pek de araştırmadan gittim. Şehrin beni şaşırtmasına izin verdim diyelim, havalı olsun 🙂
Bu arada Girona “Jirona” diye okunuyor ve tabiki Catalan anadil. Çokça turist geldiğinden İngilizce konusunda da çok rahatlar.
Barselona ‘dan Girona’ya Ulaşım
Barselona’dan Girona’ya hem hızlı tren hem de normal tren opsiyonu var. Hızlı opsiyonla 40 dakikada gidiyorsunuz, ben bu opsiyonu seçtim. Barcelona Sants Tren Garı oldukça büyük ve doğal olarak biraz fazla kalabalık, biraz da dağınık; bundan dolayı erken gitmenizi öneririm. Uzun süren opsiyon da 1 saat 20 dk, seçim sizin.
Ben Renfe’nin sitesinden yaklaşık 2 hafta kadar önce biletimi aldım. Sabah trenim 9:40’taydı, dönüşüm de 5 civarı. Bence gayet yeterli oldu ancak burada kalmayı da tercih edebilirsiniz. Zira hem çok hoş bir yer hem de Barselona’ya göre konaklama fiyatları daha uygun.
Bilet alırken aynı saate bazen Ave ve Avant diye iki seçenek çıkıyor. Avant daha pahalı gözüküyor; bu aslında daha uzun durak gidecekler içinmiş, yani örneğin Madrid Girona için. Neden gösteriyor o zaman derseniz ben de bilmiyorum saçmalık; fikir değiştirme ihtimali olanlar belki ondan alıyordur.
Otobüs opsiyonu da mevcut yaklaşık 2 saat sürüyor ancak fiyatları trenlerle hemen hemen aynı gibi; yani gününüzden kaybetmeye değmez bence. Arabayla da yaklaşık 1,5-2 saat sürüyor.
Girona’da Görülecek Yerler
Anayasa Meydanı
Anayasa Meydanı görülecek listemde olmasa da tren istasyonundan merkeze yürürken geçtiğim bir meydandı. Meydanda banklardan birinde oturan, başını avucuna dayayan ve önünde olup biten her şeye dikkatle bakan kız heykeli en dikkat çekici nokta. Heykelin açıklamasını okuduğuma 2017’de yapılan referandumda İspanyol polis kuvvetlerinin oy verme hakkını kullanan Gironalılara acımasızca saldırısına yönelik olduğu yazıyordu. Bu heykel de insanların cesaretine ve onurlu davranışlarını hatırlatan bir heykel olarak yapılmış.
Sant Marti Sacosta Kilisesi
Girona’da ilk durağım Eski Şehir’deki (Barri Vell) Sant Marti Sacosta Kilisesi. Buranın önündeki merdivenler, yanlarındaki daracık sokaklar ve geçitler mistik bir Ortaçağ atmosferi yaratıyor. Game of Thrones’da Arya Stark’ın yaralandığı noktaymış. Ayrıca Patrick Süskind’in ünlü romanından uyarlanan “Perfume: The Story of a Murderer” (2006) filminde kullanılmış. Film, 18. yüzyıl Fransa’sında geçmesine rağmen, Girona’nın Orta Çağ dokusu ve özgün mimarisi döneme uygun bir atmosfer yaratmak için seçilmiş.
Kilise 17. yüzyılda inşa edilmiş, barok bir kilise ancak içine girilmiyor. Dış süslemelerine bakabilir ve etrafındaki sokakları fotoğraflayabilirsiniz.
Girona’da her yıl Mayıs ayında kutlanan Temps de Flors (Çiçekler Zamanı) Festivali sırasında diğer önemli yapılarla birlikte bu kilise de süsleniyormuş ve oldukça güzel görüntüler oluşturuyormuş. Festival, 1954’te küçük bir çiçek sergisi olarak başlamış, zamanla uluslararası bir etkinliğe dönüşmüş. Bu dönemde sanat enstalasyonları da oluyormuş, yani demek oluyor ki Mayıs’ta da gelmek farz oldu 🙂
Girona Katedrali
Girona Katedrali şüphesiz ki Girona’nın en görkemli yapısı. Santa Maria Katedrali olarak da biliniyor. 11. yüzyılda Romanesk bir kilise olarak inşa edilmeye başlanmış, ardından Gotik ve Barok tarzlarında eklemeler yapılmış.
Game of Thrones dizisinde katedralin dış merdivenleri ve çevresi, King’s Landing sahnelerinde kullanılmış, ayrıca hemen arkasındaki Bishop Josep Cartañà Sokağı da dizinin birçok sahnesine ev sahipliği yapmış.
Katedralin önünde 91 basamaklı bir merdiven olması bile ihtişamını arttırıyor. Merdivenlerden katedrali fotoğraflamak da oldukça güzel kareler veriyor. Katedrale bakan meydan da bir şeyler içmek için hoş bir meydan.
Ben kilisenin içine ücretli olduğu için girmedim ancak kilisenin merkezi (nef) dünyadaki en geniş Gotik nef olmasıyla önem taşıyormuş.
Salvador Dali ile ilgili de bu katedrale dair bir söylem varmış. Buradaki figürlerden birinde bıyık gördükten sonra Dali de bıyık bırakmaya karar vermiş.
Arab Baths
Girona’daki hamam kompleksi diyebiliriz, girişi çok cüzi bir fiyat; o yüzden hadi gireyim oldum ancak çok etkilendin mi derseniz hayır. Burası hem Roma banyolarından hem de Arap hamam geleneğinden etkilenerek yapılmış. Soğuk odadaki sütunlarla desteklenmiş sekizgen havuz en güzel noktalarından. Bir de tepeye çıktığınızda meydanın güzel birkaç fotoğrafını yakalayabiliyorsunuz. Burasının yine cazibe merkezi haline gelmesini tahmin edeceğiniz üzere Game of Thrones.
Günümüzde akustiğinin iyi olması sebebiyle konserler ve bazı kültürel etkinlikler için de kullanılıyormuş. Çiçek Festivali zamanında da bazı sanatsal performanslar olabiliyormuş. Belki bu tarz bir etkinlikle gelmek çok daha büyüleyici olabilir.
Plaça del Jurats
Adını, Orta Çağ döneminde burada toplanan yerel yönetim kurulu üyelerinden, yani “jurats”tan almış bu meydan. Burası Game of Thrones’da antik tiyatro olarak kullanılmış. Günümüzde de tiyatro ve konserler için kullanılıyormuş. Ben gittiğimde herhangi bir performans yoktu ve oldukça sakin, etrafındaki ağaçlar, evler ve manastırla huzur veren noktalardan biri gibi hissettirdi diyebilirim. Ayrıca tam bir Orta Çağ havası yakalamak isteyenler için de ideal.
Arkeoloji Müzesi
Bugün Arkeoloji Müzesi olsa da geçmişte Sant Pere de Galligants Manastırı olarak kullanılıyormuş. Bir dönem şehrin kütüphanesi olarak da kullanılmış. İsmini yanındaki Galligants nehrinden almış, eskiden çok canlı akan bu nehir şimdilerde susuz bir nehir yatağından ibaret. Avlusunun taş işçiliği önemli noktalarından. Yine dizi çekimlerinde kullanılan bir yer. Ben müzenin içine girmedim ancak antik çağlardan Orta Çağ’a kadar uzanan bir koleksiyona sahipmiş.
Eski Balıkçılar Köprüsü (Pont de les Peixateries Velles)
Bu köprüden şehre girerken hatta birkaç kez geçmeniz mümkün. Onyar Nehri üzerindeki beş köprüden biri ve kırmızı demirleriyle dikkat çekiyor. Buradan şehrin renkli evlerinin suya yansıyan halleriyle fotoğraflarını çekmek mümkün. Girişteki fotoğraf bu köprü üzerinden mesela.
Sant Feliu Bazilikası
Burası özellikle göreyim diye gittiğim bir nokta olmasa da diğer yapıları ziyaret ederken karşıma çıkan yerlerden. Ben özellikle buradaki meydan ve bu bazilikanın meydanı kucaklayışını sevdim. Burası Girona’nın en eski dini yapılarından da biriymiş, yani Girona katedralinden de önce varmış. Yine farklı mimari tarzları harmanlayan, Romanesk ve Barok mimari izleri taşıyan bir yapı, kulesi de Gotik tarzda.
Girona katedraliyle birlikte genellikle kombine bilet olarak alınıyormuş. İçinde birçok Hristiyan figürünü tasvir eden Orta Çağ’dan kalma heykeller olduğu yazıyordu. Ayrıca bu bazilikanın artısı Onyar Nehri manzarası olması.
Surlar (Muralles de Girona)
Girona’nın uzun tarihinin bir parçası olarak şehri savunmak amacıyla inşa edilmiş tahmin edeceğiniz üzere. Hem şehri hem de çevresindeki manzarayı keşfetmek için popüler bir yürüyüş rotası diyebiliriz. Biraz uzunca sürüyor ama aralarda çıkış noktaları var. Ayrıca surlardaki kulelere de çıkabiliyorsunuz. Ben tam surları gezerken yağmur başlaması pek hoş olmasa da manzara güzel olduğundan değdi. Ayrıca Dubrovnik gibi surlarda yürümeyi ticarete dökmemiş olmalarına sevindim, yani bu aktivite Girona’da ücretsiz.
Çağdaş Sanat Merkezi
Girona’da çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği birkaç alan(Espai 22, Girona Sanat Müzesi, Bolit vb.) var. Ben Turist Ofis’inin yanındaki alana girdim ancak bir şey anlamayarak çıktım bu küçük odadan. Şehrin farklı noktalarında da sergiler görebilirsiniz. Turist Ofis’in yanındaki sergi için bir ücret ödemedim ama hepsi aynı şekilde mi emin değilim, internette de çok sağlıklı bilgi bulamadım. Girona Sanat Müzesi ücretliydi mesela, avlusuna girip çıkmıştım. Girona’da konaklayacaksanız ziyaret etmek mantıklı olabilir, aksi takdirde Girona’nın sokaklarını keşfederken vakit bulamayabilirsiniz.
Girona Sokakları
Bence gezilecek yerlerin izine düşmeyin sadece, sokaklarında kaybolun derim. Rengarenk evleri sarmış bir sarmaşık, üstünde kuklalar bulunan bir bina, yaprakları altın sarısı olmuş bir ağacın yapraklarıyla süslediği bir meydan, duvar sanatı ve çok daha fazlasına denk gelebilirsiniz benim gibi. Sonbaharda giderseniz Sant Feliu Bazilikası yakınlarında Carrer Trasfigueres üzerinde bulunan fotoğraftaki bu sararmış ağacın yanına uğramayı es geçmeyin.
Girona sokaklarına sonbahar yakışmış, bir de çiçek festivalinde görürsek tamamdır. Yazın çok göresim gelmedi, zira merdivenleri ve yokuşları olan bir şehir.
Kitapçıları, küçük güzel butikleri, her birinde oturma isteği uyandıran kafeleri de ayrıca bahsedilmesi gerekenler. Maalesef alışveriş kısmına giremedim, butiklere hayran olmakla kaldım ama kafeler kısmını ayrı bir yazıda yazacağım.
Unutmadan her yerde karşısınız farklı heykellerin de çıktığı bir şehir. Fotoğraftaki heykelin parmağına dokunanlar vardı, Split’teki heykelde olduğu gibi. Ben burada es geçtim, bu seneki heykellerden şans alma kotam dolduysa… Bu ayak heykeli Hotel Museu Llegendes de Girona’nın önünde yer alıyordu.
Eski şehrin diğer tarafında açık pazarlar olan iki meydana da rastladım. Bunlardan biri Placa de la Independencia’daydı. Bu meydan da oldukça hareketli ve güzel bir meydan. Diğer pazar da yanlış hatırlamıyorsam Plaça de Jaume Vicens Vives’deydi. Tabi Eski Şehri görünce insan köprünün öbür tarafına geçmek çok istemiyor ama burada da Barselona’dakine benzer ama daha küçük yapıda birçok güzel ev var.
Bu kadar Game of Thrones’dan bahsetmişken belki Split yazıma da göz atmak istersiniz. Barselona ile ilgili yazılarım için de buraya buyrun.