Gaziantep’e ilk gidişimizde tarihi ve turistik yerlerini gördüğümüzden bu sefer yemeklerine odaklandık. Blogları okumadan yerel halk nerelerde yiyor diye gözlemleyerek yaptım çoğu zaman seçimlerimi, ilk gidişimde herkesin yazdığı yerler benim için biraz hayal kırıklığı olmuştu. Bazen içinizdeki sese kulak vermek en iyisi; yurtdışında yerel halkı takip ederek yaptığım seçimleri kendi ülkemde neden yapmayayım ki?
Gaziantep merkezi çok salaş mekanlardan oluşuyor genelde, İstanbul’da tercih etmeyeceğiniz mekanlara burada ister istemez sıcak bakıyorsunuz. Zaten çoğu yer de tıka basa dolu. Tabi daha şık seçenekleri de yok değil, biz bu gezimizde her ikisine de yer vermeye çalıştık.
Sadece yemekten ibaret değildi tabiki gezimiz, bütün gün yiyecek kapasitemiz olsa olabilirdi gerçi. Geçen sefer günübirlik ziyaretimizde gidemediğimiz tarihi yerlerine bu seferki gezimizde yer verdik.
Gaziantep’te Nerede Kaldık?
Biz çok merkezi ve uygun fiyatlı olması nedeniyle İbis Otel’i tercih ettik. Accor Grubu otellerde genellikle bir standart olduğunu düşünüyorum, burada da genel olarak kalışımızdan memnun kaldık. Hemen yanında AVM olması da market gibi ihtiyaçlarınız için çok iyi oluyor.
Gaziantep’te Neler Yedik?
En merak edilen konuyla başlayalım, Gaziantep’te nerede ne yiyelim? İlk gezimizdeki notlarıma buradan ulaşabilirsiniz. İmam Çağdaş ve Tahmis haricinde farklı yerleri tercih ettik. Gaziantep’e sabah saatlerinde varışımız ardından otelimizin karşısında yer alan Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nin yanından devam ederek Akşam Simit‘e gittik. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine burada simit katmer denedim ama Gaziantep katmerinin kaymağı bana ağır geliyor. Bir süt sever olmadığımdan sanırım o tadı sevemiyorum, sağolsunlar burada da bolca kaymak koyuyorlar. İlk gezimde de Zekeriya Usta’da deneyip memnun kalmamıştım, o yüzden katmeri gezinin devamında pas geçiyorum. Bu arada küçük bir not olarak şunu ekleyebilirim; bu fırında gelen müşterilerden gözlemlediğim Antepliler’in buradaki tercihi değişik çeşitlerdeki simitleri.
Ardından Bey Mahallesi’ne doğru kahve içmek için yola koyuluyoruz. Destinasyonumuza giderken yol üstünde bloglarda yazılan Çıtır Lahmacun‘u görüp aç olmadığımız halde bir tane alıp deniyoruz. Tadı iyiydi ancak öne çıkacak bir lezzeti de yok. Aç olmamakla hiç ilgisi yok, İmam Çağdaş’ta tok olduğumuz halde çok beğenince ikinciyi söylemiştik. Bir de buradaki çalışanların tarzını çok sevmediğimizi not düşelim.
Kahve için durağımız Bey Mahallesi’ndeki Papirüs Kafe. Hem otantik dokusu hem ağaçlar altında geniş bahçesiyle vakit geçirmekten keyif aldığımız bir yerdi. Üst katı gezecekseniz düğün fotoğrafı çekilmeyen bir an bulmak zor ama gerçekten de çekim için güzel köşeleri var. Bahçenin de bizim gibi boş zamanına denk gelirseniz fotoğraf için burada da harika köşeler mevcut.
Öğlen ise kalenin eteklerinde yer alan Kır Kahvesi’ne uğruyoruz ancak kır kahveliğinden eser kalmamış. Hem çok kalabalık hem de otantikliği kalmayan üstelik fazla turistik bir hal almış bu mekanı hiç sevemedik. Acaba biz bloggerlar mı burayı bu hale getirdik diye düşünmeden edemiyor insan, çünkü çoğu blogda burayı da okumuştum.
Akşam yemeği için Bayazhan’ı tercih ediyoruz. Buranın avlusu hem otantik hem şık. Dilerseniz yemek yiyebilir, dilerseniz bar kısmında sadece içecek alabilirsiniz. Gaziantep’in sayılı içkili mekanlarından, fiyatları Gaziantep geneline göre yüksek olsa da İstanbul’daki yerlere göre normal. Burada Ali Nazik ve simit kebabı deniyoruz, yemekler fena değildi ama asıl önemli olan ambiyansı olduğundan belki meze-içki ya da bar kısmında sadece içki tercih etmek daha iyi olabilir.
Yemek üstüne tatlıyı yolda Anteplilerin tercihi olduğunu gördüğümüz küçücük bir dükkan olan Çağdaş Tatlı Gaziantep’te yiyoruz. Lokma ve burma kadayıf çok tercih ediliyor, biz burma kadayıfından tercih ettik ve memnun kaldık. Çalışanları da çok misafirperver ve kibarlardı. Gezinin kalanında Antepliler’i takipteyim.
Tatlı üstüne menengiç kahvesi ve zahter çayı için Tahmis‘e gidiyoruz. Burası da turistikleşmiş yerlerinden olsa da en azından çalışanları Kır Kahvesi’ne göre çok daha iyi.
İkinci günümüzde kahvaltı yeri bulmak bizim gibi normal kahvaltı sevmeyenler, kahvaltıda katmer ya da beyran yemeyenler için çok zor. Dolanıp duruyorsunuz ne yiyeceğiz diye, hatta ne yediğimizi hatırlamıyorum bile. Yıldız Ekmek Fırını‘ndan kahke kurabiyesi alıp Millet Han içindeki Kahveci Seddar Bey’de çayın yanında atıştırıyoruz. Kahke kurabiyesi çok özel değil ama gitmişken deneyebilirsiniz.
Sonrasında daha modern bölgelerinden İbrahimli’de Çelebioğulları Baklava‘ya gidiyoruz. Merkezdeki şubesinin çok tercih edildiğini gördüğüm için burada tercihimi bu baklavacıdan yana kullanıyorum. Keza bayram öncesi sipariş vermeye gelen Anteplilerden de lezzetli bir şeyler yiyeceğimi anlıyorum. Fıstık ezmesi gibi olan tatlısı hariç hepsini beğendim.
Akşam yemeği için tercihimiz İmam Çağdaş, o lezzetlerin tadına bir kez daha varmayalım mı? Lahmacunu tuzsuz yapmaya başlamaları haricinde hemen her şey aynı. Karışık kebabı genel olarak lezzetliydi, en çok da patlıcan kebabını beğendim. Kalabalık olmasına rağmen hızlılar, ikramları da her zamanki gibi bol.
Yemeğin üstüne tatlı Elmacı Pazarı Güllüoğlu‘nda. Yemekten çok doymuş kalksam da tatlıya her zaman yerim var. Küçük bir porsiyon alıyorum, hepsi de oldukça lezzetli. Aldığınız kaloriye değen tatlılar en sevdiğim.
Merkezdeki kuruyemişcilerden fıstık, çarşıdai baharatçılardan da kahvaltılık zahter almadan dönmeyin derim.
Gaziantep’te Gezilecek Yerler
Yazımın başında da belirttiğim gibi bu gezimizde daha çok yemek üstüne odaklandık. İlk ziyaretimizde Zeugma Müzesi, Gaziantep Kalesi, Hamam Müzesi, Bey Mahallesi ve Oyuncak Müzesi‘ne gitmiştik, ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Bu gezimizde ise ilk durağımız otelimize çok yakın olan Gaziantep Arkeoloji Müzesi‘ydi. Müze kapanmak üzereyken gittiğimizden biraz hızlandırılmış bir gezi oldu ama birçok şehirde arkeoloji müzesi ziyaret etmiş biri olarak mutlaka görülmesi gereken bir arkeoloji müzesi olduğunu söyleyemem. Tabiki bölgenin tarihine dair birçok şeyi öğrenmek için güzel bir fırsat, sevenler ve vakti olanlar için gidilebilecek bir opsiyon. Giriş ücreti de oldukça uygun.
Bey Mahallesi yine gittiğimiz yerlerden oldu, ben buradaki dar sokakları ve dokusunu seviyorum.Buraya merkezden gelirken 100. Yıl Parkı’ndan geçtik, yaz sıcağında soluklanmak için iyi bir opsiyon.
Diğer durağımız ise Botanik Parkı oldu ancak bu parkın neredeyse hiçbir özelliği yok. Gelinlerin fotoğraf çektirmek için geldiği bir park ama ne bitkiler ne de yeşillik açısından tatmin edici olduğunu söyleyemem. Parkın yanında Mutfak Sanatları Merkezi var, buraya yemek için gelebilirsiniz ancak açık alanı yok. Yöresel ürünlerin satıldığı bir bölümü de mevcut.
İbrahimli Bölgesi’ne de Botanik Parkı’na yakın olduğundan gitmeyi tercih ettik. Anneler Parkı ve bu parkın karşısındaki adını bulamadığımız park keyifli olsa da bu bölgeye gelmek için özel bir sebep yok bence.
Son olarak bu sefer konakladığımızdan kalenin gece ışıklandırılmış halini de görmüş olduk, yazının giriş fotoğrafından da anlaşılacağı üzere oldukça güzel bir görüntü oluyor.