Pompei’i daha önce İtalya’da Gezilecek Yerler yazımda kısaca anlatmıştım hatırlarsanız. Oysa kısaca anlatmalara sığmayacak bir yer Pompei. Geçmişi Roma’nın kuruluşuyla aynı zamanlara giden ve zamanın trajedisi olan ancak bugün arkeolojik açıdan şans olarak da nitelenebilecek yanardağ patlaması sayesinde Roma’dan daha iyi korunmuş bir yer.
Pompei’e bir dahaki gidişimde farklı bir gözle bakmamı sağlayacak online bir ders aldım bu hafta. Sizler de bir sonraki gidişinizde ya da henüz gitmediyseniz ilk gidişinizde gözden kaçırmayın diye aklımda en çok yer edenleri sizlerle de paylaşmak istedim.
Öncelikle Pompei M.Ö. 8. yüzyıllara dayanan bir geçmişe sahip. Romalılar şehre gelmeden önce Samnit kabilesi buradaymış, Romalılar M.Ö. 89 yılında şehri ele geçirince her zaman yaptıkları gibi savaş gazilerine şehrin evlerini vermişler ve Samnite kabilesi de yerlerinden olmuş. M.S. 62 yılında büyük bir deprem atlatmış Pompei, şehirde birçok eser yerle bir olmuş. Şehri tekrar kurma çalışmaları sürerken, tam 17 yıl sonra da hepimizin Pompei denince ilk akla gelen şeylerden biri olan volkan patlaması olmuş. Volkan patlamasıyla da şehir tamamen küller ve lav altında kalmış. Aslında şehir için tam o yıl zaman durmuş diyebiliriz, çünkü Roma gibi diğer şehirler ilk yapıldığından bugüne birçok değişikliğe uğrarken Pompei yüzyıllar sonrasında keşfedilmeyi bekliyormuş. Yüzyıllar sonra şehir keşfedildiğinde ise elbette ki hazine avcıları tarafından yağmalanmış önce, sonra arkeologlar işi sahiplenerek çalışmalara başlamışlar.
Peki bu çalışmalar sonrası neler çıkmış? Neredeyse tüm bir şehir diyebiliriz ama ben kendimce önemli bulduğum, ilgimi çeken noktaları paylaşacağım.
Fast food’un temelleri Pompei’de atılmış: Pompei’de alışveriş alanlarına bakıldığında fırın kalıntılarını görmeniz mümkün. Bu fırınlarda Pompei’e özgü şekil olarak pizzaya çok benzer bir ekmek pişiyormuş. Bunun yanı sıra tezgah üzerindeki deliklere konan hazır yiyeceklerden halk istediklerini söyleyerek hızlıca alabiliyormuş.
Yüzyıllar sonra hala örnek alınan bir amfitiyatro: Bırakın Colosseum için iyi bir örnek oluşturmayı bugünkü benzerlerine bile öncülük eden bir amfitiyatro (TDK’ya göre amfiteatr) Pompei’deki. Romalılar şehri aldıktan sonra gladyatörlerin ve hayvanların dövüşlerini izleyebildikleri bir alan yaratma hevesiyle burayı yapmışlar, böylece bugüne kadar korunan ve Colosseum yapılırken de baz alınan ilk taş amfiyatro kurulmuş. New Haven’daki Yale Bowl stadı ise gerçekten bu tiyatroyla büyük bir benzerlik gösteriyor, aralarındaki insan kapasitesi farkını saymazsak.
Amfitiyatro aslında doğal bir tepe üzerinde değil. Tiyatroyu yaparken arena kısmı için yeri kazıp yerden çıkardıkları toprağı da oturma yerlerini yapacakları kısma yığarak yükseklik hissiyatı vermişler. Giriş için birçok kemer var gibi gözükse de bu kemerlerin çoğu kapalı, mimaride körkemer dizisi deniyormuş. Dolayısıyla giriş için opsiyonlar dışardan görüldüğü kadar çok değil. Biz turla gezerken gitmemiştik, gezilen noktaların biraz dışında ama yürüme mesafesindeymiş, mutlaka ziyaret edilmeli (Fotoğraf da biz ziyaret etmediğimiz için Google Earth’den).
Sanata verdikleri önemin göstergeleri: Bir şehri oluştururken daha o zamanlardan Tiyatro ve Müzik Salonlarını koymayı ihmal etmemişler, bugün hala bazı şehirlerimizde bunların olmadığını düşününce hangimiz zaman ilerledikçe daha gelişmişiz tartışılır. Tiyatro Salonu yarım daire biçiminde ve Müzik Salonu’na göre daha büyük. Müzik Salonu da aynı biçimde ancak daha küçük ve üstü kapalı; bunun nedeni ise akustiğin küçük ve üstü kapalı alanlarda daha iyi olması. Çevrelerinde de o günün performansına göre hediyelik eşyalar, kostümler satan dükkanlar varmış.
Pantheon’a ışık tutan hamamlar: O dönemlerde evlerde banyo olanağı olmadığından hamamlar temizlik ihtiyaçlarının giderildiği yerler, aynı zamanda da sosyalleşmek için de önemli noktalar. Kadın ve erkekler için ayrı bölümler var ve tabiki kadınlar için olan bölüm hem küçük hem de mimari olarak bir özelliği yok. Hamamlarda 4 adet önemli oda bulunmakta. (Hamam terminolojisi hakkında bir bilgim olmadığından bunları terminoloji kullanmadan anlatıyor olacağım.) Giyinme odası bunlardan biri, o zamanlar kilitli dolap mantığı olmadığından bazı Romalılar eşyalarına göz kulak olmaları için kölelerini de getirirlermiş. Giyinme odasından sonra ısınmaya başlanılan ılık odaya, ılık odadan da sauna etkisi yaratan sıcak odaya geçilirmiş. Bu çok sıcak odada fazla sıcak basarsa diye içinde soğuk su bulunan kase de bulunurmuş. Çok sıcakladıktan sonra da soğumak için soğuk odaya geçiliyormuş. Pompei’de Stabian Baths ve Forum Baths olmak üzere iki hamam var, benim size detaylı anlattığım Stabian Baths. Anladığım kadarıyla zaten ikisi de benzer tasarımda ama Forum Hamamı’nda duvardaki görseller daha iyi korunmuş ve bu hamam bugün Pompei’de yemek yiyebileceğiniz yerlerden biriymiş. Ziyaret ettiğinizde ya da Google Earth’den incelerseniz soğuk odanın tasarımına dikkat edin, yuvarlak kubbesi, kubbesinden ışık gelen boşluğu ile Pantheon’un yapılışını ışık tutan temellerin burada atıldığını söylenebilir.
Yağmurdan koruyan tümsekler: Yolda yürürken bazı noktalarda büyük taşlar göreceksiniz. İnsanlar çok yağmur yağdığında suya batmasınlar diye yolların üstüne taş tümsekler yapılmış ki insanlar bunlardan atlaya atlaya ıslanmadan geçebilsinler. Şimdiki yolları düşününce keşke o zamanki planlamacılar bugün de olsaymış diyor insan.
Ölümcül hata: İnsanların çoğu patlama esnasında kaçmış olsa da bazıları kalın duvarlı yapıların içinde korunabileceğini düşünerek şehirde kalmışlar ancak onları asıl öldüren aşırı sıcak lav ve küller yerine patlamadan sonra şehre yayılan zehirli gazlar olmuş. Kül ve lavlar da vücutlarının bugüne kadar gelmelerini sağlayan koruyucu tabakayı yaratmışlar. Bu sayede bugün hala bu insanları Pompei’de görmek mümkün.
Yazı sizde merak uyandırdıysa ve İngilizceniz iyiyse Yale Üniversitesi ücretsiz online derslerinden “Roman Architecture-Lecture 4″u izleyerek daha çok bilgi edinebilirsiniz.