Amsterdam’da En İyi Kafeler

Screaming Beans

Amsterdam’da içtiğim en iyi cappuccino, bir lokal önerisi. Runstraat şubesinin içerisi çok büyük değil ama yola doğru olan taburelerde oturmak keyifli. Üç şubesi var; Waterlooplein, Utrechtstraat ve Runstraat. Waterlooplein örneğin daha büyük gözüküyor.

De Koffieschenkerij

De Koffieschenkerij De Oude Kerk’in yanı başında yer alıyor. 1517’den kalma kilisenin ibadet/yemek odası binası butik bir kafeye dönüştürülmüş. Benim en sevdiğim kafelerinden. Hava güzelse dışarısı, serinse içerisi oturmak için ideal. Üst katı da mevcut ancak güzel havalarda dışarısı için sıra olabiliyor. Siparişlerinizi masadaki QR kodlardan verip ödemeyi de oradan yapıyorsunuz.

Uncommon

Uncommon Oud-West bölgesinde yer alan Vondelpark’a da oldukça yakın konumda bulunan kafelerden. Tasarımı sade ve aydınlık. Kahvesinden de memnun kalmıştım. Yereller genellikle kruvasan ya da tatlı çöreklerinden take-away alıyorlar.

Bocca Cafe

Seneler önce küçük bir garajda başlayan Bocca, bugün kahve kavurma, butik kafe ve Bocca School of Coffee olarak hizmet veriyor. Büyük ve ferah bir kafe; masalar sıkışık değil. Ön tarafta daha bar tipi tabura sandalyeler arkada ise daha rahat koltuklar var. Kafenin bir parçası olan Bocca School of Coffee bünyesinde espresso, latte art ve kahve tadım atölyeleri düzenleniyormuş.

Atıştırmalık/tatlı seçenekleri çok fazla değil ama antep fıstıklı kruvasan lezzetliydi, seçimimden memnun kaldım. Kahve konusunda çok bir yorumum yok, çünkü decaf içtim.

Scandinavian Embassy

De Pijp Bölgesinde bulunan Scandinavian Embassy oldukça popüler. Ben kahvesini beğendim. Sahibi veya baş baristası Nicolas Castagno 2013 İsveç Brewers Cup Şampiyonuymuş.

Oturma yerleri sınırlı, dışarda oturmak isterseniz hele çok az masa var. Atıştırmalıklar da az, ben sabah saatinde gitmeme rağmen tuzlu tek seçenek vardı. Menüde tabaklar da var sanıyorum. Mantarlı peynirli milföy üstü lezzeti de beğendim. Ayrıca Europaplein’de de bir şubesi mevcut.

Winkel 43

Winkel 43, 4. gidişim olmasına rağmen ancak son seyahatimde gidebildiğim bir yerdi. Elmalı payı çok sevmesem de birçok yerde denedim. Buradaki ise çok farklı, hamuru aşırı lezzetli. Diğerlerinin hamuruyla alakası yok gerçekten. İç harcı ise biraz fazla şekerli. Bir de porsiyonu çok büyük, ben aç olmama rağmen bitiremedim.

Sipariş için biraz sıra bekleseniz de sıra çabuk ilerliyor. Hem iç hem dış mekanda oturma yerleri mevcut.

Cafe’t’Smalle

Pazar sabah saatlerinde gitmeme rağmen şansıma kanalın kenarındaki masalardan biri boş. Kahvemi ısmarlayıp kanaldaki kuğuyu, sabah minik teknesine atlayıp giden yaşlı teyzeyi izliyorum. Arada da gözüm yan masada kahvaltısını edip güneşin tadını çıkaran tatlı çifte kayıyor. Mükemmel bir Amsterdam sabahı.. Burası akşam için de çok popüler. Yalnız son gidişimde kanal kenarı masalarını göremedim, umarım geçicidir ve kaldırmamışlardır.

Saint Jean Deli

Saint Jean Deli sade, kısıtlı oturma yeri olan bir mekan. Tüm unlu mamülleri çok lezzetli gözüküyor, karar vermek zor. Kahvesi de fena değildi, ben ekşi notalı kahveleri pek sevmiyorum; burada da biraz öyleydi ama çok baskın değildi.

Toki

Kafe isminden dolayı bizler için farklı izlenimler çağrıştırsa da lokallerin çalışmak için tercih ettiği rahat mekanlardan. Pastel renklerle dekore edilmiş, insanlar çalıştığı için de sakin bir yer. Yulaf sütlü latte tercih edip memnun kalmıştım.

Rise Bakery

Rise Bakery yine De Pijp Bölgesinde Albert Cuyp Markt’ın orada bulunuyor. Açık alanında 3 masacık var ama burada oturup pazarı gezenleri izlemek keyifli. İç mekan da hoş seramiklerle döşenmiş. Herkes kruvasan yiyordu ama ben bademli çikolatalı tatlı kruvasan alayım dedim. Fazla tatlıydı ve biraz yumurta kokuyordu maalesef. Yanında nane çayı içtim. Ortam güzel ama farklı bir atıştırmalık tercih edin derim.

Blushing

Van Gogh Müzesi karşısındaki Blushing‘i civarda puanı en yüksek ve en yakın kafe o gözüktüğü için tercih ediyoruz. Tatlıları çok güzel vitrinlenmiş olsa da burada da kendimi tutuyorum ve sadece çay içmekle yetiniyorum. Servisi de kalabalık olmasına rağmen iyiydi.

Traiterie Chef

burası ilk gidişimden, çok hatırlamıyorum ama eski notlarımdan alıntılayacağım. Kafenin içinde oturmadık, zaten ara sokakta yer alan bu küçük kafenin atmosferi de oturmaya davet edici değil ancak arkadaşım ıslak keklerinin efsane olduğundan bahsedince elbette dayanamadan alıp Vondelpark’ta bir güzel yemiştik. Bence ben daha lezzetlisini yapıyorum ama burada da hiç fena değildi:) Yoğun çikolatası dolayısıyla biraz ağır olduğundan tek dilim iki kişiye yeter de artar bile, benden söylemesi.

Amsterdam’da En İyi Kahvaltı Mekanları yazıma da göz atmak isteyebilirsiniz.