Saraybosna’da 3 günden fazla kalacaksanız civarda gezebileceğiniz yerleri değerlendirmek iyi bir seçim olacaktır.
Bizim bu anlamda ilk tercihimiz Vrelo Bosne‘ydi. Burası Igman Dağı eteklerinde yer alan büyükçe bir park. Biz buraya gelmek için Vilsonovo Šetalište‘den taksiye bindik. Taksi yaklaşık 17 KM tutuyor. Biraz trafik olsa da yarım saatte parktayız. Parkın girişinde 2 KM’lik bir ücret ödüyorsunuz, ödemeseniz de oluyor gibi duruyordu aslında ama biz ne olur ne olmaz diye ödeme yaptık.
Sular üstündeki köprüleri ve ağaçlıklar içindeki yürüyüş yolları güzel olsa da saatlerce yürünecek kadar büyük değil. Birçok Arap turist piknik yapmaya geliyor maalesef. Bir de kafesi var ancak biz oturmayı tercih etmedik. Suların gürül gürül aktığı fotoğraflarına ise gittiğimizde hiç rastlamadık, sanıyoruz yazın ziyaret ettiğimizden dolayı sular azalmıştı. Ördekler, kazlar da susuz kalmış gibi durduklarından biz hallerine biraz üzüldük.
Burada 1,5 saat geçirdikten sonra dönmek için kapıdaki görevliye taksi soruyoruz, numarası bende yok diyor. peki başka nasıl dönebiliriz diyoruz, taksi diyor. Tam bir dilemma. Oysaki otel görevlimiz kapıdaki görevliye söylerseniz size taksi çağırır demişti. Sonra otoparkın oradaki görevliler geliyor aklımıza, çıkar çıkmaz bize taksi mi diye soruyorlar ve üzerinde taksi işareti olmayan bir araca yönlendiriyorlar. Tabi Türkiye’deki korsan taksilerden bildiğimiz üzere fiyat almadan binmiyoruz, neyseki bindiğimiz noktaya dönmek için 20 KM’ye anlaşıyoruz.
Şöforümüz çok konuşkan, meğersem daha önce Saraybosna’ya gelen biri İsmet abinin numarasını kendisinin de izniyle Ekşi Sözlük’te paylaşmış. Taksi ihtiyacınız olursa bana ulaşabilirsiniz diyor. Bolca sohbet ettikten sonra yol nasıl geçiyor anlamıyoruz, kendisinin merkezde teleferiğe giderken börek de sattıkları kafesi de var (Caffe Saf). Biz uğramadık ama aç olursanız Trebevic’e çıkmadan uğrarsınız belki.
Saraybosna çevresinde yaptığımız diğer bir gezi de Hersek Bölgesi’ndeki Mostar, Kravice Falls, Blagaj, Konjic ve Pocitelj’e. Bunu tur olarak Getyourguide’dan aldık ve Başçarşı’da bulunan Meet Bosnia Hergezovina tur acentesiyle turumuzu yaptık. Bizden başka sadece bir misafir daha olduğundan özel araçla gittik, rehberimiz Kerim aynı zamanda şöforümüzdü. Bize yolda gideceğimiz yerleri anlatıp gittiğimiz yerlerde bolca serbest zaman verdi. Anlattıklarıyla da hem genel Saraybosna tarihi hem de gideceğimiz yerler konusunda aydınlandık.
İlk durağımız Konjic oldu. Konjic’teki köprü birçok diğer köprü gibi Osmanlı döneminde yapılmış. Ortasından nehir geçen, nehir kenarında kafeleri, taştan evleri ile bizde güzel bir izlenim yaratan Konjic’i sadece 15 dakikada gezdik. Zaten küçük olduğundan sanıyorum daha fazlası olsaydı da pek farklı bir şey görmezdik. Rehberimizi ikna edip 10 dakika daha uzatarak Saraybosna’daki ilk Boşnak kahvemizi de burada içtik.
İkinci durağımız ise yazının başında da görseli bulunan Pocitelj oldu. Yine nehir kıyısında bulunan bu tarihi köy ufak ama arnavut kaldırımları ve tepeye vardığınızdaki manzarasıyla keyifli yerlerinden biri. Manzaranın bir tarafı ilk görseldeki gibi, diğer tarafı da hemen bu paragrafın başındaki görselde görebilirsiniz. Tabi yaz aylarında kayan taşlarda yokuş yukarı ve aşağı gitmek zor olduğundan düşündüğümüzden biraz daha fazla vakit alıyor. Burası Osmanlı kuşatması zamanında kale haline getirilmiş, ancak bu Osmanlılar’ı fethetmekten alıkoymamış ve uzun yıllar da Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı kalmış.
Buraya geldiğinizde manzarada fotoğraf çekilmek için mutlaka yukarı çıkın. Ayrıca rehberimiz girişteki teyzelerden tamamen doğal yapılmış çeşit çeşit meyve sularından da alabileceğimizi söyledi ama sıcakta plastik şişelerde satılıyor olması tüm doğallığı mahvetmiş tabi.
Pocitelj ardından Kravice Şelaleleri‘ne gidiyoruz. Şelaleye giderken bikini ve mayolarınızı alırsanız burada yüzme imkanınız da var. Fotoğraflarınızın güzel çıkmasını istiyorsanız en azından terlikle gitmenizi öneririz, çünkü şelalenin içinden geçerek en gürül gürül akan noktasına çıkıp orada fotoğraf çektirmek isteyeceksiniz. Şelalede yüzmeseniz de kıyısında oturup bir şeyler içmek ya da bizim gibi dondurma yemek keyifli oluyor, fiyatlar da yüksek değil. Yine yaz dönemine denk geldiğinden şelaleler çok gürül gürül akmıyorlardı ama Vrelo Bosne gibi kuru değildi kesinlikle.
Vee sıra geldi en çok merak ettiğim Blagaj‘a. Mağaradan çıkan sudan oluşan Buna nehri içinden geçen bu yerde kayalıkların adeta içinde gibi duran Blagaj tekkesi fotoğrafları beni çok etkilemişti. Beklentilerimden dolayı mı bilmiyorum gidince de çok sevdim, huzur hissiyatı verdi. Tekke’ye de giriş yapabiliyorsunuz ama biz tercih etmedik. En uç noktasına gidip elimizi suya da soktuk, oldukça soğuktu; tam kendinize getirmelik. Buradan mağaraya da ufak botlarla giriş seçeneği var ancak rehberimiz içinde görülecek bir şey olmadığını, karanlık olduğunu söyleyince vazgeçtik.
Blagaj’ın alabalığı meşhurmuş, biz de rehberimizin önerisiyle nehir kenarında Vrelo Restoran’da balık yedik. Oldukça kalabalıktı restoran ama neyseki sevris hızlı ve porsiyonlar oldukça büyük. Sarajevo birasını da burada denedim ancak pek benim damak tadıma uymadı Bira + balık 18 KM ödedik.
Son durağımız ise daha önce de ziyaret ettiğim Mostar‘dı. Bu hissi unutmuşum gerçi, gidince hatırladım, buradaki köprü ve çevresindeki dükkanlarla bana Venedik’teki Rialto Köprüsü’nü andırıyor. Tabi kalabalığın da etkisini unutmayalım. Savaş sırasında iki köprüsü de zarar görmüş, ancak Türkiye’nin de içinde bulunduğu birkaç ülkenin yardımlarıyla renovasyonu yapılmış. Bu ülkelerin adını da büyük köprünün orada görebilirsiniz. Köprünün en güzel fotoğrafı da aşağıdan çekiliyor bence, hemen köprünün yakınında kafelerin arasından fotoğraf çekmek için inebileceğiniz merdivenler var.
Mostar, Bosna’da bir süre kalmayı da tercih edebileceğiniz yerlerinden, hem kalacak yerler hem de kafe/restoranlar ve alışveriş imkanları oldukça fazla. Ayrıca biz 6 gibi ayrıldık ama gece manzarası da fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla ayrı güzel oluyor.
Rehberimize dönüş yolunda Venedik’teki Rialto Köprüsü’nü andırdığını söyleyince ilk defa bunu duyduğunu ve duyduğuna da sevindiğini paylaştı. Gezinin sonunda ise hepimizin favori yeri farklıydı. Bence sizin de vaktiniz varsa kendi favori yerinize görüp karar verin derim.